Annenin rahmine düştüğün an, artık dünyadasın say kendini masum bebek. Zamanla dünyada yaşama şansını arttırmak için gün günü vücudun tamamlanacak. İlk seni hayata bağlayacak bir kıpırtın olacak, işte onun adı: ‘Kalp’. Dünyada ona çok ihtiyacın olacak.
Kalbin görevi çoktur, vücudunun ihtiyacı olan kanı pompalamak haricinde duygunu da o yönetecek. Yeri geldiğinde gümbür gümbür atacak. Daha bilmiyorsun bu hissi biliyorum ama öğreneceksin hele bir gel. Tadına doyum olmayan bir histir o.
Sonra el, kol, ayak derken en son da ellerinin arasındaki perdeler de yok olduğunda hazır olacaksın dünyaya. Dünya hem yaşanması çok güzel bir yer sana verilmiş çok özel zaman dilimi, hem de bir o kadar zor ve iniş çıkışlarla dolu bir yaşam alanı.
Aslında az önce bahsettiğim, senin de ilk duyduğun ‘duygu’ kelimesini yaşıyorsundur. Büyüdün artık, hala doğmamış olsan da etrafta konuşulanları, dışarıda çalan müziği, seni rahatsız etmeyecek kadar küçük harflerle okunan kitabın sesini, sana yaşaman için kendinden birçok şeyi feda eden biz bu varlığa dünyada, ‘ANNE’ diyoruz. Onun zaman zaman nabzının hızını dahi hissediyorsundur.
Bunlar duyguyla hissedilen şeyler.
Yukarıda bahsettiğim kelimelerin hepsi sana çok uzak farkındayım. Sen hele gel dünyaya, bak gör daha neler duyacak ve öğreneceksin.
Dünyada seni dört gözle bekleyen insanlar var. Baba, belki senden önceki kardeşlerin, dede, nine, halalar, teyzeler vs. Ve seni tüm kalbiyle bekleyen çok özel biri daha var aslında ve sen ona hiç de uzak değilsin. Annen.
Senin dünyadaki ilk öğretmenin, ona sıkı sıkı sarıl, çünkü o çok fedakarlık yaptı, daha ağzın yokken kendi yediği besinin yarısından çoğunu sana verdi. İçtiği suyu sen aldın, sen annenin içinde büyüdükçe o ağırlaştı, halsiz düştü, ama yine de senden vazgeçmedi. İşte dünyaya gelince ona sarıl dememdeki manalardan sadece birisi bu. O sana dört elle sarılır zaten. Anne konusu çok derin masum bebek, doğunca sen daha iyi anlayacaksın ne demek istediğimi.
Bir sürü insan var dünyada farklı farklı, gözler farklı, diller farklı, inançlar farklı ama herkes kendi halinde.
Çoğu insan ölene kadar yaşadığını fark etmez.
Bu acı, farkındayım ama bu duruma da bir işleyiş gözüyle bakmalıyız belki de.
Fazla sorgulamadan…
Şimdilik sadece iki şeyin üzerinde durdum, onlara sahip olur da kıymet bilirsen dünya hayatında hiç yaşamamış gibi değil de daha bilinçli birisi olarak devam edersin.
Anne ve Duygu
Annen ilk öğretmenindi, onunla olursan birçok şeyin kolaylığını daha ilk etapta fark edersin. İkincisi duygu, duygu çok karmaşıktır aslında, dünyada bir sürü duygu çeşidi var. Her insan farklı hisseder, ama o hissiyat bambaşkadır. Kalbini saf ve dolu dolu duygularla kaplarsan işte hayatına doyum olmaz. Bu anlattıklarımın büyüsüne kapılmadan yaşamak da kuralların başını çekiyor. Her şey yordamına göre olmalı ne eksik ne fazla.
Çünkü temelli kaldığın bir yer değildir dünya, gelir ve gidersin.
Sen nasılsan dünya da sana o yüzünü gösterir…