Zamanda yolculuk mümkün mü? Mümkünse nereye gitmek isterdin? Bir düşün… Şu an ki duyguların, bakış açın, bilginle gideceğin geçmiş ya da geleceğe ait olabilecek misin? Yoksa bi bakıp çıkacak mısın?
Seni sen yapacak her şeyin aslında bu dönemde şu an da tam da burada olduğunu bilmeden.
Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığını biliyor musun mesela… Sınıf arkadaşların, öğretmenin, ailen, annen, patronun hatta yolda karşılaştığın insanların bile tesadüf olmadığını söylesem… O kadar ince bir çizgi ki bu… Seni olman gereken sen yapacak her ortam, her kişi, her ayrıntı sana verilmiş vaziyette. Eee hepsinden memnun değilsin tabiki ama bil ki hepsi senin bir yönünü besleyip sana katkı sağlamak için var. Bazıları mutsuz, umutsuz hissettiriyor bazıları kıymetli ve önemli. İşte bu zıtlık sonucunda sen, sen oluyorsun. Nasıl ki gece olmadan gündüzün, kötü olmadan iyinin, kış olmadan yazın kıymeti anlaşılmıyorsa senin de kıymetini belirleyen bu zıtlıklar bütünüdür. Olumlu durumlar ve olumsuzluklar bir araya gelip hamur gibi yoğurarak kıvama getirip var ediyorlar seni. Stoacılar bu duruma akışa uymak diyor, hayata rağmen değil hayatla birlikte akmak. Kontrol edemediğin şeyleri olduğu gibi kabul edip yönünü kontrol edebildiklerine çevirdiğinde güzelleşiyor dünya. Direnç gösterip akışa uymadığında işler sarpa sarıyor, sen görmen gerekene kör oluyorsun. Ama, “Bu durum bana ne öğretmek istiyor, buradan ne anlamalıyım?” dediğin anda bir bir çözülüyor düğümler çünkü fark etmeye başlıyorsun. Hayatta başımıza gelen her şeyin bir rastlantı olmadığını, bir sebebinin olduğunu gördüğünde güçleniyorsun da. Bak, gör, duy ve anla diyorsun kendine. Burada sana verilmek istenen bir mesaj var. Al bu mesajı ve yoluna öyle devam et.
Ünlü filozof Sokrates, “Sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez.” der. Sorgula ki nedenlerin ardındaki sırları gör, seni olman gereken sen yapmaya çalışan dünya hatta koca bir kainatın iş birliği içinde olduğunu gör. Belki de diyorsun ki bu büyük, sonsuz kainatta nokta kadar bile yer kaplamıyorken ne önemim var(!) Bil ki senden daha minik bir arı da böyle diyerek savurmasaydı kanatlarını gökyüzüne, güzel bir çiçek açıp güzel kokular yayamayacaktı etrafa ve onu koklayana yaşamak güzel şey duygusu hissettiremeyecekti ya da sevdiğine bir çiçek götürme fikri aklına bile gelmeyecekti. Sonunda da bozulacaktı bu müthiş denge, müthiş uyum. Hani derler ya hep sloganlarda, ‘Sen yoksan bir eksiğiz’ diye. Aslında evrende sen yoksan bir değil bin eksiğiz. Sen hiç düşündün mü, ben olmasam nasıl olurdu bu dünya ? diye. Bence, her insan bunu en az bir kere düşünmüştür. Hiç düşünmedim diyorsan gel birlikte düşünelim. Sen olmasan bir anne evlatsız kalırdı, en iyi arkadaşın yalnız, kitapların okunmamış ve üzerine yorumlar yapılmamış, sevdiğin yemek lezzetle yenilmemiş, yolların yürünmemiş, filmlerin izlenmemiş, anıların gülünmemiş ve ağlanmamış, sevdiğin kişinin gözlerine aşkla bakılmamış, sözlerin duyulmamış, hayat senin gözünden hiç bakılmamış kalırdı. Sen, sen iyi ki varsın. Olman gereken yerde olman gereken zamandasın.
Hani derler ya şimdiki aklım olsa böyle yapmazdım şöyle yapardım diye. Ah anlasa sahip olduğu şimdiki aklı o zamanlardan miras. Bir izin verilse de gidebilse geçmişe yine aynı yollardan yürüyecek yine aynı kararları alacaktır insanoğlu. Çünkü, gelişimi için o anda o mantıklı ve o gereklidir ona. Yıllar sonra da bugünler için kurulacaktır aynı cümle. Yaşanmışlıkları sevmek, olduğu gibi kabullenmek kolay değil tabi herkes için. Dinlediğim bir röportajda kadın diyordu ki: “Asla geri dönmek istemem, beni ben yapan ne çok şey yaşadim, kırıldım, düştüm, ayağa kalktım. Kendimde emeğim var bir kere.” Ne müthiş bir bakış. Kendimizde emeğimizin olduğunu görebilmek ümidiyle…
Not: Stoacılık (Stoisizm) : Yunan düşünürü Kıbrıslı Zenon’un MÖ IV. yüzyılda kurduğu, insanin amacının mutluluk olduğunu savunan, akışa uyumlu yaşamayı salık veren felsefe okulu.
Yazınızı okurken içime huzur dalga dalga yayıldı emeğinize kaleminize sağlık yeni yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum Nazik Hanım
Canım arkadaşım teşekkür ederim❤️
Nazik hanım emeğinize sağlık. O kadar güzel yazmışsınız ki okumaya doyamadım. Devam sabırsızlıkla bekliyoruz.
Cok teşekkür ederim Tuğçecim 🙂