“Korkmayın, her şeyi öğrendim, benimle gelin! Artık özgürsünüz!” demişti 10 yaşındaki çocuk arkadaşlarına bağırarak. Özgürlüğünün davetiyesi olan bir tomar belgeyi de patronun önüne atmış, öfkeden deliye döndürmüştü bu çocuk tacirini!
Peki neydi bu nihayete eren cehennem azabı? Bu çocuk da kimdi? Öyleyse kısa yaşamına uzun soluklu bir direniş sığdıran aktivist çocuk İqbal Masih ile tanışın…
‘Doğduğun coğrafya kaderindir’ sözüne örnek olan ama bu coğrafyanın kendisine dayattığı rolü elinin tersiyle iten bir çocuk o. İqbal Pakistan’ın en yoksul bölgelerinden birinde, Mudrike’de doğdu. Babası doğumundan kısa bir süre sonra aileyi terk edince, var olan geçim sıkıntıları had safhaya ulaştı. Öyle ki okula bile maddi yetersizlikten dolayı gidemiyor, çocukluğunu tarlalarda oynayarak geçirmek zorunda kalıyordu. Ki bu oyunlar ilerde onun özlemle hatırladığı anılar olacaktı…
Çocukluk anılarının sekteye uğradığı ve evrildiği süreç, abisinin evlilik hazırlığı ile başladı. Parasızlıktan iki büklüm olan aile, kültürleri gereği çok kutsal sayılan evlilik için muhakkak para bulmalılar ve onurlarını korumalılardı. Annesinin kazandığı para ise asla düğünü karşılamak için yeterli değildi. Tek çare, o dönem çok meşhur olan tefecilerden veya halı mafyalarından borç para almaktı. Bu sebeple İqbal’in annesi oğlunu borçlarının karşılığı olarak halı tüccarına satmak zorunda kaldı. Çünkü halı tüccarları için onun minik elleri, halı dokuması için hem çok elverişli hem de eşsiz bir para kaynağıydı. İşte İqbal’in çocukluk dönemi böyle kapanacaktı…
Yünlere zarar gelmesin diye tüm pencerelerin kapalı tutulduğu, havasız, tozlu ve az ışık ile aydınlatılan bir halı tezgahında bulmuştu kendini 4 yaşındaki İqbal. Üstelik kaçmasını engelleyen zincirlerle birlikte!
Kendi gibi bir sürü çocuk ile halı örmeye başlayan İqbal, günde sadece 3 cent’e yani 50 kuruştan az bir para için o sallanan renkli ve sevimli yün toplarının arasında bir yaşam mücadelesi veriyordu. Sabah dörtten akşam yediye kadar olan mesai saatleri içinde yalnızca 30 dakika dinlenme hakkı vardı. Haftanın her günü çalışmak şarttı ve yediği yemekler de borcuna sayılacaktı! Kendisi bu günlerini: “Çocuklar ellerinde kalem tutmalılar, iş aletleri değil!” diyerek anacaktı.
Diğer çocuklar ile çalışırken konuşmak yasaktı, dikkatin bir an bile dağılmaması gerekiyordu. Bir ilmek bile yanlış olmamalıydı. O halı desenleri onların aciz bedenlerinden ve fakir yaşamlarından çok daha önemliydi çünkü…
Gereğinden az yiyecek ve içecek ile besleniyordu çocuklar. Ne de olsa o kuytu köşelerde iki büklüm çalışmak zorunda kalan küçük bedenlerin gelişmesi, halı tacirleri için zarar demekti. Nitekim bu insanlık dışı koşullarda altı sene çalışmak zorunda kalan İqbal’in omurgası eğrilmiş ve susuzluktan böbrek problemleri yaşamıştı.
Gün gelecek, İqbal’in bu nahoş kaderi çocuk işçilere yardım etmeye çalışan bir aktivist grup ile son bulacaktı. Kendisi bu grup ile tanışmak için arkadaşlarının yardımıyla fabrikadan kaçtı ve soluğu bu topluluğun yanında aldı. Grup lideri kendisine özgürlüğünü kazandıracak bazı belgeler verdi. İqbal bu belgelerle patronun yanına giderek artık her şeyi öğrendiğini söyledi ve kendi gibi 34 çocuğu da özgürlüğüne kavuşturarak dünya çapında önü alınamaz bir hareket başlattı.
Bu özgürlük ve direniş akımı öyle büyüdü ve ses getirdi ki, bu küçük çocuk yaptığı konuşmalarla çocuk işçilere umut oldu ve 3000’in üzerinde çocuğa, tutsak tutulduğu sözde iş yerlerinden kaçmaları için cesaret verdi.
İqbal beş yaşında gibi gözüken bedeniyle, pek çok uluslararası mecrada boy gösterdi. 10 yaşındaydı ama katlandığı eziyetler onu olduğundan daha cılız ve küçük gösteriyordu. Ancak sesi dünya çapında gür çıkmaya devam ediyor ve bu durum en çok Pakistan’daki halı mafyasını rahatsız ediyordu.
Nitekim 16 Nisan 1995’de halı mafyası tarafından o küçük bedenine mermiler yağdırılarak ebediyen susması sağlandı. İqbal 12 yaşında hayata veda etse de fikirleri ve cesareti bugün dahi çocuk yetişkin hepimize ilham olmaktadır. Baskıcı bir sistemden uyanışı anlatan ‘V for Vandetta’ filminin de verdiği o mesaj gibi; ‘FİKİRLER KURŞUN GEÇİRMEZ!’
16 Nisan şu an İspanya ve Güney Amerika’da‘ Köleliğe Karşı Uluslararası Çocuk Günü’ olarak kutlanmaktadır. Çocuk işçiliğinin hala devam ettiği günümüzde bu hikayenin ilham olması ve vicdanlara dokunması dileği ile…