Kalp ağlar, çünkü kırılmıştır. Gönül ağlar, çünkü yorulmuştur. Beden ağlar, çünkü kahrolmuştur. Gözden akar bazen gece, bazen gündüz, bazen ise çokça kere. Ağlamak canlıya mahsus bir özellik olmuşken diğer canlılar da etkilenebilir bu gözyaşlarından. Sevdiklerimizin gözyaşı ya da sevdiklerimizin görmesini istemediğimiz gözyaşı. Gözyaşı deyip geçmezsin zaten. Nedir bu gözyaşı tam olarak tarifi edilebilir mi? Tarifi nedir?
Gözyaşlarımızın suçlusu kimdir? Önemi var mı ağladıktan sonra? Bazen o, bazen bu, bazen de bizizdir suçlusu. Bazen o, bazen bu, bazen şu… Sonuçta akar gözyaşı dünyadan göçene kadar.
Önce doğarken ağlar insan, sonra acıda, başarısızlıkta, mutlulukta, evde, sokakta, farklı duygularda ve yerlerde ağlar içini döker. Sonra bir gün kurur gözyaşı, ağlayamaz olursun eskisi gibi, içine akar sadece ya da kalbine. Gözden akmaz olur artık, bir gün gelir hiç akmaz olur, duygusuzlaşmaya başlar canlı, nedendir? Sebepleri vardır tabi bir çok sebebi, ama önemi var mı duyguyu yitirdikten sonra?
Gözyaşım ol ak bu sabaha kadar sessizce, sonra kurtulayım senden uzun süre, sonra yine geleceksin biliyorum, ne de olsa ve yine acıtacaksın ve gözyaşım sen, ben yine baş başa o pencerenin önünde, o yalnız sokakta baş başa… Hepsi geçer evet, her şey bir gün yolunu bulur ve sadece mutluluktan ağlar insan. O zaman oraya gelmek nasip olsun insana, hepimize…
Her şeyin bir çözümü var elbet, çözümsüz dünya yok. Ama şu anki dünyamızda bu çözümlere ulaşmak beklentisi birden olmadı hiçbir zaman, hep bir zamanı vardı ve çözülmeyen sorun kalmaması dileğiyle… Mutlu dünyalar olsun hepimize.