İkindi vaktiydi. Batuhan;
– Şimdi elimin tersiyle vuracağım, hayatın boş laflarla geçiyor, hep boş konuşuyorsun, dedi.
Kadın şaşkındı, adam bunca zaman hiç böyle dememişti. Kadının zararı yoktu. Batuhan çoğunlukla Aylin’i hep eleştirirdi. Aylin onun huysuzluğunu çekiyordu. Adam yıl geçtikçe huy değiştiriyordu. Aylin;
– Batuhan ağır kelimeler kullanıyorsun, evden dışarı çık, hava al. Sana zor sabrediyorum, dışarı çık, diye ısrar etti.
Batuhan dolaptan ceketini alıp kapıyı çarpıp dışarı çıktı. Aylin çok ağlıyordu, iki gözü çeşme olmuştu. Aylin bu sözleri hak etmediğini düşünüyordu. Çok üzülmüştü. Hüzünlenmişti. Hakaret duymak için evlenmemişti. Yanına hayat arkadaşı olsun, hayatı beraber paylaşacağı biri olsun diye evlenmişti. Üstelik iki kez o kelimeyi duymuştu. İlk söylediğinde özür dilediği için affetmişti. İkinci kez söyleyince artık hüzünlüydü. Aylin küçük bir valiz hazırlayıp evden gitmeyi düşündü ama evi terk etmek ona göre değildi. Evi terk etmek çözüm değildi, konuşarak çözmekti. Aylin’e göre evi terk etmek ancak boşanınca olurdu. Yine Batuhan’a şans verecekti ve sabredecekti.
Anahtarın kapıdan açılma sesini duydu. Aylin mutfakta oyalanıyordu. Tartışmamak için birkaç gün ayrı odada takılmaya kararlıydı. Aylin mutfakta takılıyordu. Batuhan ise oturma odasında tv izliyordu. Birbirleriyle hiç konuşmayarak saat on ikiye doğru sırtlarını küs pozisyonuna dönerek yatmışlardı.