Olgunlaştıkça, yüksek dağların zirvesine tırmanmış bir gezgin gibi olursun. Başlangıçta heyecanla tırmandığın yokuşlarla, zorluklarla dolu ama öğretici bir yolculuktur. Her adım, öğretici bir tecrübe ve içsel büyüme fırsatıdır. Ancak zirveye yaklaştıkça, yorulmuş ve hafiflemiş bir şekilde bakarsın aşağıya. Artık seni yoran küçük taşlar, kayalar, yokuşlar, zorluklar önemini yitirir. Zira hedefin zirvede, büyüleyici manzaralarda ve dinginlikte gizlidir. Ulaşmak istediğin yere daha fazla yaklaştıkça, geçmişteki küçük anlaşmazlıkların, tartışmaların ve zorlukların bir önemi kalmaz. Zamanla, enerjini, içsel huzurunu ve hayatın gerçek değerini görmeye başlarsın ve kendini onlara odaklarsın. Olgunlaştıkça, önemsiz detaylara takılmadan, asıl değeri kavramanın keyfine varırsın. Olgunlaşmak hayatın güzelliklerini görebilmektir. Olgunlaştıkça hayatını, kendini, insanları daha çok seversin, daha mutlu olursun. Sen mutlu olunca etrafına da mutluluk verirsin.
Hayatta pek tabii zorluklar olacaktır. Olgun insan bu zorluklara isyan etmez, sonunda ulaşacaklarına bakar. Çünkü hayat hiçbir zaman yerinde durmaz, her şey gelişir ve değişir. Önemli olan değişime uyum sağlayabilmektir, hazır olmaktır. Hiçbir mutluluk sonsuza kadar süremediği gibi hiçbir acı da sonsuza kadar süremez. Başınıza bir felaket geldiğinde çok kötü hissedersiniz, dünya başınıza yıkılmış gibi olursunuz. Acı çekersiniz. Ama zamanla o acıyla baş etmenin yollarını bulursunuz ve yeni duruma alışırsınız. Bazen zamanla önceki halinizden daha mutlu bile olabilirsiniz. Olgunlaşmak sorunlarla, acılarla baş edebilmek ve yoluna tekrar güçlü bir şekilde devam edebilmektir. Olgun insan sabırlıdır. Olgunlaştıkça sabırlı olmayı daha iyi öğrenirsin.