Çıplaklık ve saygısızlık eşittir, ahlaksızlıktır. Günümüz dünyasında ahlaksızlık zaman içinde artarak çığırından çıkmaktadır, zamanı geriye saracak olursak İlk Çağ’da ve Orta Çağ’da ahlaksızlık bilindiği kadarıyla her ırk da yoktu. Genel bakacak olursak günümüzde kıyasla yok denecek kadar azdır, fakat Orta Çağ’dan modern çağa kadar geçen zamanda belgeler ve kalıntılar ile kesinlik söz konusu olduğundan ahlaksızlık hor görülen, ayıplanan, hatta tiksindirici bir durumdur. 1900’lü yıllardan bugüne hesap yaparsak esasen 1970 yılına kadar da ortalama yavaşça modernleşme ile gelen bir çıplaklık söz konusu, öyle ki aradan geçen zamanda artık çıplaklık giderek her gelişen şey ile giderek arttı, zaman içinde 2023’e kadar hızla yayılım gösterdi ve halen de durmak bilmeden, önlenemez biçimde ilerliyor.
Yaklaşık 50 sene önce de binlerce yıl boyunca ayıplanan her şey günümüzde saygı ve hoşgörü bekliyor, durum sadece açık seçik gezinen hanımlardan ibaret değil. Bu ahlaksızlık saygıyı ortadan kaldırdığı için en baskın şekilde toplumların adetlerine ve anlayışlarına saldırıyı tetikliyor. Maneviyatın değil paranın ve diplomanın büyüklüğü konu konuşulur hale geldi. Dini görüşlere bakış açısı da bu sebeple değişmeye yüz tuttu, açıklık karşıtı dini vaizlerin vaazları sert şekilde yobazlık ile ağır şekilde suçlanır oldu. 2023 yılındayız ve bu senenin dünyasında her şeyi görmek mümkün halde, bu devrin insanları geçmiş devir insanlarını televizyondaki siyah beyaz yayınlar olarak görüyor, bununla birlikte gülünç buluyorlar. Güya günümüz ise alabildiğince renkli, olabildiğince HD görünüyor. Hiç bozulmaz sandığımız İslami değerler ile yıkadığımız Türklüğümüz bile, artık şu devirde risk altında, çıplaklığa karşı tepki verdiğinizde artık çok nadir destekçi bulursunuz, hatta bazı kimseler sizi sosyal medyadan linçler ve yobazlık ile suçlar, bununla kalmayıp, buna karıştırdığınız için sizi yuhalarlar.
Artık zamanın devrinde insanların yatak odasına yaptıkları şeyler, sokak ortalarında toplumun içinde alay eder gibi yapılıyor. Hiçbir utanç duymadan, hiçbir haya duymadan, kimseye aldırış etmeden yapıyorlar. Birbirlerine karşı kötü sözden haya eden insanlar varken şimdi düpedüz küfürlerle dövüş ediyorlar. Eskiden açıklık ayıplanırken neredeyse artık kapalılık ve tesettür ayıplanır hale geldi. Çağımızdaki şüphesiz en sapkın ve ahlaksız toplum LGBT gibi eşcinselliği destekleyenler, kapalı kapılar ardında korkarak fısıldaşırken, şimdilerde toplumun en kalabalık olduğu güzide ilçelerde avazları çıktığı kadar naralar atarak polisler ile çatışır hale geldiler. Hırsızlık, gasp gibi dolandırıcılık suçları da caydırıcı cezalarla kışkırtılmadığından maalesef kısa süren bir adalet anlayışı içinde, dışarı çıktıklarında kaldıkları yerden devam eder hale geldiler. Uyuşturucu satıcıları ve kullanıcıları ülkemizde epey az nüfuslu iken, şimdilerde yakalanmamak için dağdaki teröristten farksız halde uzun namlulu silahlar ile haklılarmış gibi devletin polisiyle çatışır duruma gelmişlerdir. Alelade düğünlerimiz bile sadece güzel görünmekten öteye geçerek adeta Victoria’s Secret defileleri gibi olmaya başladı, genç kızlarımız kimseye aldırış etmeden korkunç derecede açık saçık giyinerek umarsızca dans ederek kendilerinden geçiyorlar.
Ülkemizde vaziyet maalesef tam anlattığım gibidir. İşin tuhaf yanı bu anlatılanlar genel olarak Avrupa’da başlayan, orada zirve yapan oluşumlardır, ne var ki gelinen noktada Avrupa Birliği’ne girmeden Avrupalı hale geldik, bu konuda neredeyse onların üzerine bile çıkmaya başladık. Oysa bir devirler zamanın en güçlü halimizde Avrupa’ya medeniyet ve ahlak aşılayan, yıkım değil yapım getiren, bu konuda herkesi hizaya getiren İslami Türk toplumu idik. Ancak bu devirde bırakın o parlak günleri hayal etmeyi, tarihte taraf tutan, atalara küfür eden, geçmişini hakir gören güya çok bilmiş bir gençlik yetişiyor, bu konuda hayli kendilerini aştılar. Avrupa’daki yaşıtları zirveye oynarken bazı kesimler camide içtiği içkiyi paylaşarak emniyete meydan okuyor, zirveyi yanlış şekilde zorluyor. Söz meclisten dışarı, ancak tuhaf olan şu ki bu saydıklarım azınlık olmasına rağmen seslerini en yüksek ses ile duyuruyorlar, bu ülkemiz için ağır bir felakettir. Dünya salgınlardan salgınlara savrulurken, depremler ve felaketler tüm dünyayı en zamansız şekilde kasıp kavururken, bizde bu anlamsız şekilde ayyuka çıkan ahlaksızlık, güya diğer adıyla modernleşme ve özgürlük, insanı dehşete düşüren vaziyete çıktı. Farkındalık ve destekler, acı çeken, yardıma muhtaç olan toplumlar için olmalıdır, ahlaksızlık hiçbir topluma fayda getirmediği gibi ülkemizde ağır basan muhafazakar kesimler gibi, katı görüşleri olan bazı İslami kanatlarla bu anlayış fikirler de zaten çatışıyorlar. Bu durum sokakların ortasına inmeden derhal ülkemizde kesinlik arz eden tedbirler alınmalı. Bu söylediğimin anlamı sokaklarda bu insanları yakalayıp ezmek değil, bilakis daha yapıcı şekilde çözümlemeliyiz. Değerlerimize sahip çıkmak herkesin görevi, azınlıkların mantıksız ve ahlak dışı isteklerine boyun eğer, hoşgörü gösterirsek, yarınları riske atar, istemediğimiz şeyleri kendi çocuklarımızda bile görebiliriz.
Esasen azınlık olmalarına rağmen çok daha büyük küresel büyük güçler var, amaçları kesin olarak açık dünya nüfusunu kontrol altında tutmak bununla birlikte eskiden karşıt olanlar bu planlarda artık açıktan destekle bunu haklı bir davaymış gibi finanse ediyorlar. Özellikle artık ABD menşeili ücretli platformlarda ki başında Netflix geliyor, eşcinselliği en açık şekilde gayet alelade durum gibi görebilirsiniz. Zira 7’den 70’e oraya üye olan tüm herkesin aklına bu fikri sinsice sokarak bir tür virüs gibi ekseriyetle gençlerin damarlarından giriyorlar. Bugün belki istedikleri kıvamda değiliz fakat sessizlik sürerse yarınlarda bu gayet sıradan hale gelecektir. Bundan kaçış yok. Bu durumda çözüm için tüm siyasiler ve sivil toplum kuruluşları birlikte ortak görüşte birleşmeli ve hareket etmeli. Hoşgörünün de saygının da yeri ve zamanı vardır. Türk milletinin çoğunluğunun inancı İslam’dır. Buna göre kısacık ömürde iyi insanlar olarak yaşamalıyız. Elbette bir gün bizler de geçmişin çekip gittiği gibi ahirete intikal edeceğiz, eğer inançlı iseniz paranızla, pulunuzla, zenginliğiniz ve mallarınız ile değil, yaptığınız maneviyatta iyilik ve ibadetler ile orada yeriniz olacaktır. Araf’ta kalmak söz konusu bile değilken gideceğimiz yerden biri Cennet diğeri ise Cehennemdir. Esenlikle kalın…