Ali ile Can okuldan yeni dönmüştü eve. Anneleri mutfakta öğle yemeği hazırlarken, salondan sesler duydu. Yemeği bırakıp salona koşarken baktı ki; Ali ile Can kanepede televizyon karşısında kumanda için kavga ediyor, kumandayı birbirinin elinden çekiştirip duruyor. Anneleri hemen müdahale edip kumandayı alıp ayırdı ikisini ve yanlarına oturarak; “Nedir, niye kavga ediyorsunuz, siz kardeşsiniz kavga edilir mi, kumanda için mi?” dedi.
ALİ: “Evet anne. Can elimden zorla kumandayı alıp izlediğim kanalı değiştirmeye kalktı. Ben de kumandayı vermemek için onunla tartışıp kavga ettim.” dedi.
CAN: “Anne, Ali yalan söylüyor. Ben ilk önce izliyordum, kumanda bendeydi. O, ilk önce benden kumandayı almaya kalkıştı. Saçımı çekip canımı acıttı” dedi.
ALİ: “Hayır anne! O yalan söylüyor. Hem Can beni hiç sevmiyor. Okulda arkadaşlarının yanında bana bağırıyor ve ben çok üzülüyorum.” dedi.
ANNE: “Can! Doğru mu, Ali’nin bu söyledikleri. Sen okulda kardeşine sahip çıkman gerekirken arkadaşlarının yanında onu küçük düşürüp bağırıyor musun ona? Hem o senin küçük kardeşin ona sahip çıkıp sevmelisin. Kardeşler birbirini sevip saymalı, birbirine sahip çıkmalı, birbirini saymalı. Böylece anne ve babalar da üzülmez, mutlu olurlar, gururlu olurlar iyi evlatları olduğu için.” dedi.
ALİ: “Evet anne. Ben onu seviyorum ama o beni sevmiyor.” dedi.
CAN hemen atıldı: “Hayır anne! Ali yalan söylüyor. O beni sevmiyor.” dedi.
Tam o sırada korkutan bir ses geldi mutfaktan. Meğer anne ocakta yemeği unutmuş.
Anne; “Siz burada kalın” deyip mutfağa koştu. Ocağın üstü mahvolmuş, yemek yanmış. Anne ortalığı toplayıp, büyük bir üzüntü ile salona; Ali ile Can’ın yanına gelip kanepede oturdu üzüntüyle.
Ali ile Can çok korkmuştu. Annelerine; “Anne ne oldu?” dedi ikisi.
ANNE: “Siz kavga edip sizi ayırmaya gelirken ocakta yemeği unuttum, kafa kalmadı. Yemek yandı, aç kalacağız şimdi” dedi.
CAN: “Neden böyle oldu anne?” dedi.
ANNE: “Bak evlatlarım beni can kulağıyla dinleyin! Neden mi böyle oldu? Size anlatayım” dedi.
ANNE: “Bir ailede sevgi, saygı, doğruluk ve anlayış yoksa veya yok olursa; o aile bağları zayıflar; herkes yalan söyler; doğruluk, dürüstlük kalkar; huzur kalmaz ve sürekli kavga ve gürültü olur. Ailenin başlarına böyle önce küçük küçük sonra büyük olay ve musibetler gelir. Aile parçalanır ve dağılır.” dedi.
ALİ: “Anne bizim niçin böyle oldu?” dedi.
ANNE: “Sen, Can ile kavga ettiniz; yalan söylediniz; annenizi babanızı üzdünüz. Allah da bize bir ders verdi. Aklımızı başımıza alalım diye. Birbirimizin değerini iyi anlayalım diye. Bir daha kavga edip yalan söyleme diye. Yalan; Allah’ın sevmediği ve zoruna gittiği bir şeydir. Sevgi ve saygı ise aileyi bir arada tutan kuvvetli bağlardır onlar yok olursa aile yok olur. Bu yüzden yalan yok; sevgi ve saygı var. Ben de sizin gibi evlatlarıma gurur duyayım.” dedi.
ALİ ile CAN pişman olup üzülmüştü. Annelerini can kulağıyla dinleyip öğütlerini almıştı.
Artık birbirini sevip sayıp, annelerini üzmeyen ve hiç yalan söylemeyen iki iyi kardeş ve iyi bir aile olmuştu. Anneleri onları sevip gururlanan bir kadın olmuştu. Artık Ali ile Can eve geldiğinde abi kardeş saygısı ve sevgisi içinde hep mutlu ve huzurluydu. Kumanda kavgası yok; bağrış çağrış yok; anneyi üzmek yok. Aile sadakati ve bağları sürekli güçleniyordu.
Bir ailede sevgi, saygı ve sadakat; ailedeki huzuru, güveni sağlar. Aile bağlarını güçlendirir.
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi huzurun anahtarıdır her zaman.
Sevgi ve saygıyla kalın…
İyi okumalar dilerim…