Ayrılıkların en acısını yaşadığımız bu günlerde, bir vedanın anısına..
Ayrılıklarda, onca vedalaşmanın ardından niçin gözden uzaklaşıncaya dek el sallanır? Eller de yetmez, kollar uzanır boylu boyu?
O eller kollar..
Bir cümlenin sonuna konan bir nokta gibidir.
O küçücük işaretten sonraki sözcüğün ilk harfi muhakkak büyük olur.
Ancak böyle anlam bulur yaşanmışlıklar.
Bir yol var işte.
En bilineni, uzunu incesi..
Çok dik yamaçları da var evet.
Çıkmayı başarırsan eğer ve ince ayarını bilirsen frenin tadına doyum olmaz tatlı bir iniş var.
Ayağına taş değmesin sözüne inat, üzerine bastığında, sana ses veren çakıl taşların var. Unuttuğunda hatırlaman, yönünü bulman için bir ağızdan fısıldaşırlar.
Bilemezsin nereden geldiğini, nereye gittiğini, nerede olduğunu.
Olur öyle bazen..
Durursun.
Hangimizin ceketinde pusula cebi var?
O anda…
Yine o ellerin bir hareketine bakar.
Çünkü geceye nöbet tutan yıldızların var..
Velhasıl..
Her gidişin bir yere varışı var.
Bugün..
Ne hoş geldin hüzün..
Giden yola koyulmuştur yerine varmak üzere.
Sen de bir yol üzeresin, üzülme, geri dönsen de..
Vedaların noktasıdır el sallamak.
Nokta.
Bir noktayla bitirirsin.
Noktayla başlarsın. Ama noktasız yarım kalır, eksik kalır söyleyeceklerin.
Bir şekilde kalır.
Gidenlere de kalanlara da selam olsun.