İmtihan dünyasında olan biz kulların bunu unutarak dünyayı yaşanılmaz bir hale getirmesinin sonucunda, bunu anlatamamanın sancısıyla yaşarken… Güzel olana yaklaşırken araya giren uzun mesafeleri aşmak, çok zor oluyor. Tam bitti bunca dert, keder dediğimiz anda, bir yenisi başlıyor imtihanımız için, bu imtihanı aşmak için sabırla o engelleri kaldırmamız gerekirken “hayır bu olmaz, buna müsaade etmeyiz” diyemeyen bizlerin sadece seyretmesinin neticesinde, bitti denilenler bitmiyor ve devam ediyor maalesef! Oysa insanoğlu Rabbine yaklaştıkça, onunla oldukça tüm sevinçler çoğalırken, uzaklaşmanın derdinde dünya malının peşinde koşmaktan ahiret hayatını unutarak, dünyamızı yaşanılmaz bir hale sokmasının ıstırabını yaşatıyor. Aramızdaki uçurumlar büyüdükçe, ayrılıklar çoğalıyor, vuslatın yükü de haddinden fazla ağır oluyor.
Kurtların sofrasını, imanla dağıtacak olan bizlerin, korkarak geriye dönmesinin anlaşılır hiçbir yanı yoktur! Bu ayrılığın sancısı, içten kor gibi yakıyor ve kavuruyor, oysa iman edenler olarak bu ayrılıklara son vermek, Müslümanın görevi iken buna yanaşmayan korkak insanların, Müslümanlığın gerekliğini taşımaktan uzak olması kadar korkunç olayları yaşamamıza sebep oluyor. Zalimler meydanları doldururken, Müslümanım diyenler Müslümanlığından soyunarak uzaklaşmasının da hesabını Rabbimize vereceğimiz de bir gerçek. Kurt kılığında iken, koyun postuna bürünmüş olanların masumiyeti acıması olmaz, bakın kuyruğuna onu saklayamamış, bariz kurt olduğu belli iken, bizim hala onu koyun sanmamız ise, aptallıktan başka bir şey değildir.
İşte bundan dolayıdır ki bu yükü yüklenecek, yüklendikten sonra sabırla bu kurtları dağıtacak olan biz yiğitlerin iman ettik dediklerimizin sahaya çıkması, meydanı dolduran kurtları inlerine sokarak üstlerini kapatmamız gerekir, yoksa dünyamızda neşe, sevince dair hiçbir zaman mutluluk olmayacak ve gelip bizleri sarmayacaktır, vesselam.