Kendimi bildim bileli okumakta olduğum, okumak için sıraya dizdiğim ve okumak istediğim kitaplar oldu. Bazı dönemler aynı zaman dilimlerinde ise birden çok okuduğum kitaplar… O gün biraz romantik veya duygusalsam şiir, düşündürücü ve sorgulayıcı yanım ağır bastıysa denemeler, kendi dünyamdan uzaklaşmak istediysem romanlara yöneldim.
Her zaman az kitap okuduğumu, daha birçok kitap okumam gerektiğini düşündüm. Hayatında eline kitap almamış ya da birkaç kitapla yetinmiş insanların dünyasını hep şaşkınlıkla izledim. Hayatı yaşadıkları düzlemden ibaret sanan, kendi ve çevresindeki dünyalardan başka dünyaları tanımayan ve kısır çevre içindeki tecrübelerle yetişmiş, sosyal platform ya da TV altyapılı, evlendirme ya da benzer programdakilerden beslenen insanlar öyle mutlu, öyle imrenilesice ki… Her devletin istediği yönetilebilir toplum olma yolunda görevlerini ifa ediyorlar.
Oysa farkında olmak öyle mi? Kaygı var, güvensizlik ve tedbir var. Ara sıra kıskanır gibi olsam da bu bilinç düzeyini, sırf mutlu olabildikleri için bu bana intihardan daha sıcak gelmiyor.
Düşünün ki farkında olmadığının farkında olmayanları azımsanamayacak bir toplumda farkında yaşamak, eziyetten başka bir şey değil. Farkındalık oluşturmaya çalışmaksa hayatta en zor iş…
Yolda, ulaşım araçlarında, mekanlarda ya da çevrede kitap okuyanları görmek bende ne büyük sempati yaratıyor bir bilseniz… Her okuyan farkında diyemeyiz elbette ancak farkında olma yolunda ve aynı gayede birleşme girişiminde. Hiç tanımasam da bu amaç birliğinde hepsine selam edesim geliyor.
Okumakla okumak arasında fark var elbet ancak okumakla okumamak arasında dünya kadar fark var.
Okudukça derinleşiyor okumalarımız ve okudukça yoğunlaşıyor kendimizi bulmalarımız. İnsan bazen başka hayatlarda buluyor kendini, kendinde bulamadığından çok. Başka hayatlarda çıkıyor kendi dünyasında yolculuğa. Çözümlemeleri ve analizleri başlıyor, başka hayatlarda kavuşuyor bazen kendine. Cesaret edemediklerine başka hayatlarda cesaret ediyor ve ulaşamadığı tatminleri yaşıyor. Kendini bir roman karakteri ile özdeşleştiriyor bazen ve tanıyamadığı kişileri bir roman karakteriyle tanımaya başlıyor, çözümlüyor.
Kitap sorgusuzca anlatıyor ve sana dinlemeyi, başka hayatlara kulak kabartmayı, başka dünyaların farkına varmayı öğretiyor. Tutuyor bencilliğini, içinden söküp çıkarıyor. Sen hiç olmadığın biri oluyor, dinginleşiyorsun. Susmanın o betimsiz olgunluğunu giyiyorsun gömlek gibi üzerine. Konuşman gereken yerlerde sabırla beklemeyi, dinlenilmesi gereken yerde dinlenmiyorsa kalkıp gitmeyi, sadece kendi dünyana değil bütün dünyalara baş kaldırmayı öğreniyorsun…
Okumanın önemini çok güzel vurgulamış Esra Algan. Teşekkürler.
Bazen o kadar çok okumak istiyorum ki…
Hep bir mazeretim var , zaman yok , dersler cok…
Benim bir covid zamanına daha ihtiyacım var , kitaplara kendimi vermek için…
Sizleri çok kıskanıyorum 🤷♂️🤷♂️