“Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük bir mevkiye geçiriniz.” (Jean de La Bruyere)
11 Mayıs 1696’da hayata gözlerini yuman Fransız klasik şairlerinden biri olan La Bruyère’in bu sözü her dönemde tazeliğini korur.
Belli bir makama gelmiş insanları tanımakta zorlanıyoruz kimi zaman. Bu makamlar nasıl yerlerdir ki o koltuklara oturan insanlar birden değişip bambaşka biri oluverebiliyor.
Makamları kimi insanların kendi menfaatleri için kullanmaları ne büyük bir yanılgıdır değil mi? Bir insana ölünceye kadar verilmemiştir hiçbir makam. Makamlar kalıcı, insanlar geçicidir. Bu, hizmet için bir nöbet değişimidir aslında. Bir trenin yola çıktıktan sonra belirli istasyonlara uğrayıp yoluna devam etmesi gibidir. Hiçbir tren sürücüsü, bu istasyonu çok beğendim, ben artık burada kalmak istiyorum diyebilir mi? diyemez. Çünkü varılması gereken bir hedef vardır.
Bugün bu makamda ben varsam yarın başkası olacaktır. Bir makama kim oturursa otursun önemli olan orada bulunduğu süre içinde insanlara faydalı işler yapmaktır. İnsanlara hizmet ederken düşünce, dil, din, ırk ayrımı yaparsa o zaman bu imtihanı kaybetmiştir.
İnsana hizmet evrenseldir ya da Allah’ın yarattığı bütün canlılara hizmet etmek insan oluşumuzun bir gereğidir. Bunu başaran makam sahipleri önce Yüce Yaratanın katındaki sonra gönüllerdeki tahta otururlar.
Makamları kendi tapulu malıymış gibi kullanan insanlar ne büyük bir zarardadır. Oradan ayrılırken karton bir kutu içinde sadece küçük şahsi eşyalarını alıp gideceklerdir. Koltuğunu sırtlayıp götüren bir makam sahibi gördünüz mü hiç?
Bazı makam sahipleri yaptıkları hizmetleri sanki makamın görevi değil de kendilerinin bir ikramı gibi karşı tarafa lanse etmeye çalışırlar. Bu hareketler insanı sadece küçük düşürür.
Öte yandan dünyada o kadar makam sahibi varken insan katliamları, hayvan katliamları, doğa katliamları engellenemiyorsa insanlar makamla imtihanı kaybetmiştir. Bizim izlemeye bile yüreğimiz dayanmazken bir hareket ya da bir sözüyle katliamları bitirebilecek makam sahipleri bunu yapamıyorsa bu, ne büyük bir vebaldir.
İnsan dünyada hangi makamda olursa olsun canlılara hizmet ettiği müddetçe makamın hakkını verecek ve unutulmaz olacaktır.