‘‘İnsanın zihni dolu olunca daha çok ev işleri ve temizlikle uğraşırmış.’’ diye bir yazı okumuştum geçenlerde. Sonra bir düşündüm kendimi ve tanıdığım insanları göz önüne getirdim. Acaba ortalık biraz dağınık olduğu zamanlar ve öyle kalsın ‘‘amaan uğraşamam şimdi’’ dediğim zamanlar, zihnimin en boş ve rahat olduğu zamanlar mı? Ya da deli gibi temizlik yaptığım bir an, zihnimde çözümü zor sorunlar olduğu zamanlar mı? Uzunca bir düşündüm ve sonuç olarak; ‘‘yooo’’ hiç de öyle değilmiş. Yani en azından benim açımdan. Ev fazla dağılmıştır ya da toz olmuştur o yüzden yapılması gerekeni yapmışımdır.
Bir de işe her gün sabahtan akşama kadar temizlik yapıp orayı burayı toparlayıp kendini heba eden insanlar açısından baktım. Temizlik hastası olan insanların hayat hikâyelerine baktığımda genel olarak önce annelerin de öyle olduğunu gördüm. İkinci faktör ise evet yazının başındaki tezi doğrular nitelikte. Yani özel yaşamlarında yoğun stres, ikili ilişkilerde sorunlar vs. var. Demek ki bir kaçış noktası bir rahatlama sağlıyor bu onlar için. Hayatlarından silmek isteyip çıkaramadıkları insanları, çamaşır suyu ile yaptığı her temizlikte, sildiği her lekede, aldığı her tozda o anlık yok olduğunu düşündürten bir rahatlama veriyor demek ki.
Zihnen belki o anlık rahatlama sağlıyor kendine fakat günün sonunda bedeni yorgun düşüyor. Kendini iyileştirmek ruh ve bedene aynı anda iyi bakmak lazım. Zaten ruhu değil günlük olarak zihni dağlıyor, bedeni yorgun. Ertesi gün aynı kısır döngü. Kızdığı kişinin yüzüne söyleyemediği her kelimeyi parkeleri hunharca ovalarken söyleyiveriyor. Ama sahibi duymadıktan sonra ona hiçbir faydasının olmadığının farkında değil. Her gün sil, süpür, yıka , topla. Sonra bir bakmışsın o koca koca problemler yine olduğu yerde kirli sepetinden taşan çamaşırlar gibi her akşam ona bakıyor.
Yani demem o ki; insan öne kendine iyi gelmeli. Problemlerden kaçmak yerine çözüm yolları bulmak ve aynı zamanda ruhunu da bedenini de dinlendirmek gerek. Yoksa sonsuz kısır döngü içinde çamaşır suyu kokusunun yaptığı kafayla günü kapatırsın. Bir gün ev dağınık olur, bir gün düzgün. Katlanması gereken çamaşırlar varsa ve benim canım o an kahve içmek istiyorsa, ben o an oturur kahve içerim. ‘‘Şu an enerjim çamaşır katlamaya müsait değil’’ deyip sevdiğin şeyi yapmak bence insanın kendine küçük gibi görünen ama kocaman bir katkısı. O yüzden bırak dağınık kalsın 😉 .