Sesini, soluğunu,
Göğsündeki saatin tıkırtısını duyuyorum.
Biliyorum oradasın.
Aynanın buğusunda saklanmış,
Silsem,
Ben gibi karşımdasın…
Neden?
Gece çıkıp gelir yalnızlığım,
Herkes gittikten,
Bütün ışıklar söndükten sonra,
Dudaklarının arasında bir sarma cigara,
Ruhumu çekip alır.
Söner gözlerimdeki ışık.
Kapımda,
Geceyi giyinmiş bekler ölüm…
Ayrılığa,
Kabil değildir diyemem.
Nice âşık öldürmüştür.
Sen aradığını bulmaya,
Ben bulduğumu kaybetmeye…
Artık ‘O’ diye biri var aramıza,
Benim kâbusum;
Senin uykun,
Onun düşü,
Üleştik geceyi.
Radyodaki türküden bir sigara daha yakıp,
Fakirhanemin balkonunda bekliyorum.
Gün doğmaya görsün, söndürür nice yıldızın titrek ikbalini…