Her şeyi zamanla açıklamaya çalışan, “zamanla geçer,” “zaman her şeyin ilacıdır,” diyen insan için zaman diye bir kavram gerçekten var mıdır? Saatlere, saniyelere bölüp günler, aylar, yıllar diye adlar takıp bir de geleceği bekliyorsun. Dünyadaki bir yıla kainattaki başka bir gezegenin hesabına göre 3 saniye denildiğinde durup düşünüyorsun. Kabaca bir hesap yapıyorsun; koca bir ömrün 3-4 dakikaya sığıyor olabilmesine şaşırıyor, bu kadar hummalı koşturmaca 3-4 dakika için miymiş diye de düşünmeden edemiyorsun.
Zamanın doğrusal olmadığını, geçmişin, geleceğin, şimdinin ise aynı anda gerçekleştiğini düşününce, zaman kavramının zihindeki yeri tamamen başkalaşıyor. Geçmişteki sen, şu anki sen ve gelecekteki sen aynı anda varsa; geçmişteki senin bugününü, bugün olan senin de geleceğini kelebek etkisi kadar hassas bir şekilde belirlediğini öğreniyorsun. Böylece sen, sen olarak her adımında geleceğin için de büyük bir adım attığını fark ediyorsun. Şu anını belirleyenin, geçmiş dediğin fakat onun da şimdi ve gelecek ile aynı anda gerçekleştiğini düşünmeden geçmişini, zihnin derinliklerinde kalanlar olarak ifade ediyorsun. Bu açıdan bakabilirsen, bir de hepsi aynı anda olurken bazı zamanlar kendini kandırdığını da fark ediyorsun. Mesela, yapmayı planladığın her şeyi ertelerken, o an içinde gelecekte de iyi bir sen inşa edememiş olduğunu anlayabilirsen, belki daha farklı bakma şansın olur hayata. Adına kuantum mekaniği de denilen bu bakış açısı sonucunda da zamanın göreceli olduğunu; yaşlı, çocuk ve gençlere göre farklı algılandığını da fark ediyorsun.
Hatta bu durumla ilgili yapılan bir deneyde, çocuk, yetişkin ve yaşlı olmak üzere kişiler belirleniyor ve dünya saatine göre 1 dakika zaman tutuluyor. Daha sonra her birine ne kadar saniye geçtiği soruluyor. Çocuk 90 saniye diye cevap verirken, yetişkin 50 saniye, yaşlı ise 30 saniye cevabını veriyor. Bu deneye göre de anlıyoruz ki zamanı algılayış biçimi de yaşlara göre farklı seyrediyor. Aynı durum hayvanlar için de geçerlidir. Örneğin, kuşların zaman algısı bizden farklıdır ve algı hızları bize göre yüksektir; tehlikeyi insanlardan çok önce anlayabilir; deprem gerçekleşmeden önce fark edip tepki vermesi gibi.
İnsanlar kelebek ömrünü 1 gün kadar kısa diye düşünür, “Bir gün kadar kısa zamana bir ömür sığar mı?” der. Fakat kelebek algısına göre 1 gün ne kadar zamana tekabül eder, bunu bilemeyiz. Bilmukabele, kendimize bakıp kelebekten bir farkım var mı acaba diye sormamız gerekmez mi? Ya onun bir günü bizim 80 yılımıza denkse ve kainattaki diğer bir gezegen zamanına göre 4 dakika bizim 80 yılımıza denkse? Zamana bir de böyle bakalım. Belki uzun zannettiğimiz geçmiş-gelecek-şimdi derken kaybolduğumuz bu sonsuz sayıdaki gerçeklik içerisinde daha farklı adımlar atmayı seçeriz.
İşte bu yüzden zaman öldürmek en pahalı harcamadır derler. Çok kıymetli çok geçen her anımız 😍 kalemine sağlık tanıdığım en tatlı yazar,👏🏻❤️
Canım Sevgi’m teşekkür ederim 🍀❤️
Zaman kimi vakit uzun kimi vakit kısa oysa geçiyor güzel olan ve kötü olan her şey gibi kıymetini bilmek gerek,kalemine sağlık güzel dostum 🫶
Teşekkürler Büşra’m❤️