Bilindiği gibi bizim tarihimiz nice şanlı zaferlerle doludur. Bu aziz ve yüce milletimizin her yanı kahramanlık olaylarıyla doludur. Dünya üzerinde tarihi bu kadar şanlı olan başka bir millet yoktur. Allah bir nevi Türk milletini ve devletini bu şanlı yolda üstün kılmıştır. Bir dava uğrunda bir yola sokmuş ve bu kutlu yolda mazluma sığınak, zalime set olmuştur.
İşte bu kutlu ve mübarek tarihimizde kazandığımız nice şanlı büyük zaferler ağustos ayında tevafuk bulmuştur. Selçuk Bey’in torunlarının devam ettirdiği Selçuklu Devleti’nin, tarihler 1071’i gösterdiğinde Bizans’a yani Doğu Roma İmparatorluğu’na karşı kazandığı o muhteşem Malazgirt Zaferi yine bir ağustos ayında vuku bulmuştur. Bu zaferle eskiden beri bulunduğumuz Anadolu topraklarında varlığımız kaim olmuştur. Yani bu zaferle biz Türkler Anadolu’ya girmedik, zaten var olduğumuz topraklarda kaim olduğumuzu tüm cihana göstermiş olduk. Türklerin bu vatandan atılmayacak bir güç olduğunu ispatlamış olduk. Bizim Diyarı Rum topraklarında, Anadolu’daki varlığımız milattan öncelerine kadar gitmektedir. Fakat bir ağustos günü bu kutlu zaferi kazanmış olduk.
Diğer bir zaferimiz, Türkün tarihine altın harflerle yazılan Sakarya Meydan Savaşı’dır. Atatürk’ün önderliğinde Milli Mücadelemizin en büyük zaferlerinden biri olan bu kutlu zafer, bizi en kötü zamanımızda Anadolu’dan atmak isteyen zalimlere karşı vurduğumuz tokattır. Sarı Bozkurt’un deyimiyle gitmiyoruz, gitmeyeceğiz, siz gideceksiniz demektir. Geldikleri gibi gittiler, hem de arkalarına bile bakmadan. Bu toprakların kime ait olduğunu gördüler. Sakarya Savaşı ile tarihe bir imza daha attık. Bu toprakların tapusunun kimde olduğunu düşmana gösterdik. Burası bizim dedik.
Ve bir zafer daha. Yine bir ağustos günü. Yine bir zafer ayı. Havada zafer kokusu var. Havada şanlı tarihimizin kokusu var. Bu kokuyu alabilenlere ne mutlu. Aylardan ağustos ve yine Türkün gücünü tüm cihan gördü. Unutulmayacak bir zaman dilimi.
Sene 1922. Aylardan yine ağustos. Atatürk’ün liderliğinde Türk’ün o emsalsiz gücü yine sahnede. Sarışın Kurt yine sahnede. Arkasında Türk Milleti ve büyük komutanlar yine yeniden tarihe imzamızı attılar. Düşmana geçit vermediler. Bizi zayıf görenler bir kez daha anladılar ki Türk yenilmez, Türk kaybetmez. Çünkü Türk milleti inanmış bir millettir. Ve inanıyorsanız üstünsünüz diyen bir peygamberin (s.a.v.) ümmeti. Tarih böyle bir millet ne gördü ne duydu. İşte bu, Türk milletinin damarlarındaki güçtür. Ağustos bizim zafer ayımızdır. Şair ne güzel söylüyor değil mi:
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün doğmadan evvel İklim-i Rum’a,
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah… Bismillah… Allahuekber!..”
(Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu)
İşte bu düşüncelerle Türkün zafer ayı olan ağustos ayımız kutlu olsun. Allah devletimizi nice zaferlere gark eylesin. Nice kutlu zaferlerle yolumuza devam edelim. Köklerimize sarılıp kim olduğumuzu hatırlayıp o şanlı zaferlerimizi tekrar edelim. Dua ile inşallah…
Allah Türk Milletini korusun…