Çocukluk döneminde en sevdiğim eğlence ve genelde tüm çocukların sevdiği eğlence oyun oynamaktır. Eskilerde çocuk demek oyun demek gibiydi. Bu çağa bakınca, çocukluğumu doyasıya yaşadığımı ve en güzel oyunları oynadığımı anlıyorum.
Ah, ne güzeldi sokakta, mahallede, okulda, parkta arkadaşlarla oynamak. Özellikle yaz günleri başka güzeldi ve yatsı ezanı okununcaya kadar dışarıda oyun oynamak, birlikte konuşmak ve bir şeyler paylaşmak, yaz meyveleri yemek. Özellikle akşam saklambaç oynamak bana ayrı bir zevk verir ve komik hallere girerdik. Çünkü “kazanda çömlek patladı” tabiri ile birbirimizin kılığına girip ebeyi yanıltırdık. Evlerimizde bulunan oyuncaklarımızı sokağa çıkarır ve ortaya harmanlayıp evcilik oynardık. O zamanlar severdik anne, baba, çocuk ve kardeş olmayı; bilemezdik ne kadar sorumluluk yüklediğimizi üzerimize ama şimdi anladık. Aile kavramı kutsaldı bizde ve çocukluğumuza da yansımıştı. O küçücük yaşta öğrenmiştik sırdaş olmayı, dertleşmeyi, paylaşmayı, yaralarımızı beraber sarmayı, gülmeyi, ağlamayı ve her şey olabilmeyi. Bedensel, duygusal, sosyal ve zihinsel olarak geliştik. Yokluktan elimizdekiler ile yetinmeyi, paylaşarak oyuncaklarla oyunlar kurmayı ve hayal kurup oyun türetmeyi öğrendik. Bir arkadaşımızın oyuncağı yoksa, ona hediye olarak istediği oyuncağı alırdık.
Bu çağ çocuklarına bakıyorum; teknoloji çağı ile birlikte eve gömülmüş, kendi benliklerine ekran karşısında oyun oynuyorlar. Çünkü çağları dijital çağ. Çoğunun küçücük yaşlarda cep telefonları ve bilgisayarları var. Masabaşı çocukluk dönemini yaşıyorlar; hareketsiz kaldıkları için obezite artıyor. Sokak oyunlarını ve parkta oynanan oyunları çok fazla bilmiyorlar. Bu yüzden sosyalleşmeyi, paylaşmayı ve toplu yaşam için gerekli kuralları geç öğreniyorlar ya da hiç bilmiyorlar. Küçük yaşta olanlar konuşmayı geç öğreniyorlar. Teknoloji bazı şeyleri kazandırdığı gibi bazı şeyleri de öğrenmelerini geciktiriyor.
Aile bireyleri olarak çocuklarımıza sadece teknolojik oyunları değil; sokakta oynadığımız oyunları, yani diğer çocuklarla oynayacakları oyunları da öğretmeliyiz. Birlikte oyun oynamak çocuklara şunları kazandırır:
- Sorumluluk almayı
- Kendini tanımayı
- Paylaşmayı
- Sosyal roller edinmeyi
- Problem çözme yetisini
- Toplu yaşam için gerekli kuralları
- El-göz koordinasyonunun güçlenmesini ve hareketlerini kontrol etmelerini
- Denge ve kas gelişimine destek olmayı
- Bağların güçlenmesini
- İletişim becerisinin gelişmesini ve daha kolay biri ile iletişim kurmalarını
- Zaman kavramını öğrenmelerini ve zamanında eve dönmelerini
- Empati kurmayı
- Karar verme becerisinin gelişmesini
- Planlama yapma becerisinin gelişmesini
Unutmayalım ki çocuklarımız tek başına aile ferdi değildir. Ebeveynler olarak çocuklarımıza oyunları ve hangi oyunları oynaması gerektiğini bizler öğreteceğiz. Onlarla birlikte oyun oynamak ve vakit geçirmek gerekiyor. Dijital oyunlara kilitlememeli ve onlara zaman vermeliyiz. Eski oyunlarımızı çocuklarımıza da aşılamalıyız belki de. Özlem duyduğum oyunlarımıza ve çocukluğuma selam olsun.