Güvenlik renginde ama her şeye birer kılıf uyduran sözde kuruluşlar… NATO… BM… FIFA… UEFA… Lahey…
Dünya üzerinde her kökenden insanın, coğrafi konumuna bakılmaksızın eşit şartlarda olması ya da saldırgan tutum sergileyen ülkelerin tutumunu düzeltmek gibi amaçları olan kuruluşlar… Devam eden bir savaş ya da katliam, adını siz koyun; coğrafyanın bir yüzünde bütün spor müsabakalarından men edilen bir ülke: Rusya. Bir yüzünde de “siyaset ile sporu karıştırmayın” üslubuyla Avrupa tarafından başı okşanan Yahudi devleti: İsrail. Çifte standardın vücut bulmuş hali, çocuklara katil gözüyle bakan, insanlıktan asimile olmuş bir devlet işte… Ya da devlet olmaya çalışan… Çocukların oyuncaklarından korkan, bebeklere bomba yağdıran bir devlet…
Aslında olay şu: Menfaatleri kalkan gibi koruyan, kollayan kuruluşlar, barış işçisi gibi dünyaya servis edilen siyasetçilerden farksız işleyişini devam ettirmekte. Türkiye, sözde müttefiki olan bir ülkeden; yıllarca oyalama politikası çerçevesinde zor durumda bırakılmaya çalışılsa da kendi savaş teknolojisi sayesinde uçak yaparak gerekli dersi vermiştir. Kuruluşların birer menfaat güdümüyle faaliyetlerini devam ettirdiği aşikardır. Öyle ya, kendi müttefiki olan Türkiye’nin sınır güvenliğini tehlikeye atarak düşmanı olan terör örgütüne her türlü desteği fazlasıyla veren ABD, Ortadoğu’yu istediği zaman oynayabileceği bir oyuncak gibi görmektedir. Türkiye, Ortadoğu’yu oyuncak gibi gören ABD’ye gerek savaş teknolojisinde gerekse diplomasi alanında cevabını vermektedir. Sözde kuruluşların en büyük yan etkisi menfaat olduğu için Türkiye topraklarında yaşayan her vatandaşın avazı çıktığı kadar bağıracağı o gerçek değişmeyecektir: Bizim bizden başka dostumuz yoktur…