Huzur, insanın iç dünyasının derinliklerinde yankılanan dinginlik ve sükûnetin ta kendisidir; karmaşadan uzak, her şeyin uyum içinde akıp gittiği bir ortamı çağrıştırır. Tanımı herkes için farklı da olsa, günün sonunda hepimiz huzura ermeyi amaçlarız. Farklı yerlerde dolaşır dururuz onu bulmak uğruna. Her şeyi dener, çözmeye çalışırız kendimizi, içimizi huzura nasıl erdireceğimizi…
Bazıları, küçük bir yerleşim yerinde, bahçesinde sebze ve meyve yetiştirdiği, hayvanlar beslediği, bir deniz, göl ya da dere kenarında yürüyüşler yaptığı, kitaplarıyla ve birkaç arkadaşıyla zaman geçirdiği bir ortamda huzur bulacağını hayal eder ve hayatı boyunca huzurlu günlerin gelmesi için çalışır, çabalar. Fakat ne yazık ki çok az sayıda insan, huzuru bulmayı hayal ettiği ortama kavuşabilir. Buna rağmen belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bu hayal, zihinlerde hep bakidir.
Birçok kişinin huzuru böyle bir ortamda bulacağını düşünmesinin nedeni, kalabalık şehir ortamlarının hengamesinin onları çok yormuş olmasıdır. Huzurlu bir yaşamın tanımı yapılırken akla çoğunlukla sessizlik ve sakinlik gelse de kimileri alışık oldukları yaşam koşullarını asla terk etmek istemezler. Çünkü kendilerini buldukları, nefes aldıkları ortam, hep yaşamış oldukları ortamdır. Birçoğumuz için kaotik, yorucu, bir yerden bir yere varmanın saatler sürebileceği büyük şehirler artık evleridir bu insanların; evlerinin dışında rahat edemezler.
Bazıları huzuru, eşi ve çocuklarıyla kendi küçük dünyalarında yaşamayı tercih ederek bulurken, bazıları da geniş aileleriyle bir arada geçirilen zamanların en huzurlu zamanlar olduğunu söyler. İsterler ki hep bir arada olunsun.
Kimileri de huzuru bulmak için gezerken, asıl huzurlarını gezmekte bulurlar. Gezmek fazladan maddi külfet getirecek olsa da, bazı lükslerinden feragat edecek olsalar da, bir şekilde gezerken para kazanmanın yollarını bulur, temel ihtiyaçlarını karşılar ve kalan zamanlarını, enerjisini olabildiğince yer gezmeye adarlar. Huzur, onlar için şehir şehir, ülke ülke gezmek; her yerde yeni insanlar tanımak, kısa ömürlerine olabildiğince anı ve insan sığdırmaktır. Birilerinin yüreğine dokunmuş olabilmek onlara huzur verir belki de.
Bir de huzuru yalnızlıkta bulanlar vardır. Kimsenin uyuduğuna, uyandığına, yediğine, içtiğine, gezdiğine, kısacası yaşamındaki seçimlerine karışmadığı özgür bir hayatı tercih ederler böyle kimseler. Onların huzur tanımı, özgürlükleriyle doğru orantılıdır. Kendi kurallarıyla yaşadıkları oranda huzurludurlar.
Huzura kavuşmanın çeşit çeşit alternatifleri olsa da en önemlisi iç huzurudur kanımca. Bir insan kendi içinde huzursuzsa, nerede yaşarsa yaşasın, ne yaparsa yapsın huzuru bulması pek de mümkün değildir. İç dünyamızda mücadele ettiğimiz sorunlardan, huzursuzluklarımızdan kaçmak için istersek dünyanın öbür ucuna gidelim, başaramayız. Biz içimizde arayıp, belki de en dipten o huzuru yeşertmediğimiz sürece sıkıntılarımız, bütün ağırlığıyla, bütün hayat yolculuğumuzda bize eşlik edecektir.
İç huzurumuza kavuşmayı nasıl başarabiliriz? Kendimizle, geçmişimizle ve bizi haksızlığa uğratan her kim varsa onlarla, kendi içimizde barışarak başlayabiliriz. Az çok demeden, bizi rahatsız hissettiren, zehirleyen kim varsa hayatımızdan çıkarmaya, mesafe koymaya çalışabiliriz. Geçmişte kalmış kötü anıları sürekli hatırlayıp onlardan dolayı tekrar tekrar üzülmek, verilen yanlış kararlardan dolayı pişmanlık duymak ve yapmak isteyip de yapamadıklarından dolayı hayıflanmak yalnızca hayatınızın kalanında da iç huzurunuzdan uzaklaşmanıza neden olacaktır. Benzer şekilde, sürekli olarak kurduğumuz ve kimi zaman dozunu kaçırdığımız gelecek planları, hayallerimiz, endişelerimiz; şu anki halimize hiçbir şey katmaz, aksine bizi iç huzurumuzdan uzaklaştırır, kaygıyla dolu bir iç benlik yaratır. Devamında da bugünümüzü kaçırır, dahil olabileceğimiz güzel “anların” huzuruna erişemeyiz. Gelecekteki huzurumuzu bugünden ne kadar inşa etmeye çalışsak da işler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir. Bu yüzden de aslolan, bugün ve bugün ne yapmak istediğimizin farkında olmak ve bunu gerçekleştirmektir.
Huzuru herkes farklı tanımlar, herkes farklı yerlerde arar ve herkesin erişme zamanı farklıdır. Fakat herkes için ortak gerçek şudur ki, iç huzura ulaşmak bütün huzur tanımlarının başında gelir. İç huzuru olan insan, sevdiği bir şehirde huzur bulduğunu söyler; belki huzuru ailesinde yahut arkadaşlarında bulduğunu düşünür. Gerçek şudur ki bu insanın kafasında onu sürekli yoran, kaygıya sevk eden, üzen düşünceler olması halinde bu insanın huzurlu olarak tanımladığı hiçbir yer, hiçbir kişi artık huzurlu olmayacaktır. Bu insanın her şeyden evvel iç benliğiyle yapması gereken bir hesaplaşma vardır.