Yollarımı çizerken yoruldum,
Yolun daha bu kadar başında olup da bu kadar sonunu getirmekte kırgınlıktır…
Ben giderken biraz kendimi bırakıyorum,
İçimde tamamlanmamış olan çocukluk pencere pervazından bakıyor.
Bir yol önümde, beş kapısı var, bilmediğim yönlere çıkıyor.
Baştan başlıyor gibiyim yaşamaya,
Sıfırdan alıyoruz, ağlamam gerekiyor yeniden doğmuş gibi hayata…
Ben giderken biraz çocukluğumu bırakıyorum,
On dördüme kadar yaralı, sonra ölü haliyle;
Biraz oyun, biraz kederiyle,
Duvarlarına hapsettiğim çığlıkları, kahkahalarıyla…
Mühürledim, bir daha anımsamayacağım gibi anıları…
Ben giderken biraz gençliğimi bırakıyorum,
İlk aşık olmalarımı,
Sokaklarda o aşkla yürüyüşlerimi,
İlk acılarımı bırakıyorum.
Ben giderken biraz sevdalar bırakıyorum,
Seni, her sokakta birikmiş hatıralarla,
Maçlarla, şarkılarla,
Yitip gitmiş yıllarla; biraz da yanıma seni koyup gidiyorum.
Ben giderken biraz babamı bırakıyorum,
Birkaç karış toprak parçasını,
Kışın karını, yazın kuru dalını…
Biraz da ağrılı yanımı bırakıyorum.
Şimdi bu şehir ne beni verir bir daha,
Ne de yerine koyar aldıklarını…
Bir kere gitmeye koyuldum;
Şimdi ne bu şehir getirir beni geriye,
Ne de gelsem, eskisi gibi olur her şey yerinde.
Ben giderken biraz bitirerek gidiyorum,
Bir dönemi kapandı ömrümün…
İnsan en çok vedalarda anlıyor kaybını gönlünün.
Ben giderken biraz gönlümü bırakıyorum,
Bu son üzüntüsü olsun ömrümün…