Huzur, insanın ruhunda hissettiği derin bir dinginliktir. Bazen sessiz bir sahil kenarında dalgaların ritmiyle, bazen bir dağın zirvesinde esen serin rüzgarla gelir. İçimize işleyen bu huzur, dışarıda aradığımız her şeyin aslında içimizde olduğunu hatırlatır bize. Koşuşturmanın ve kaygıların arasında unutulmuş bir dost gibidir; sessizdir ama varlığı derindir.
Huzur çoğu zaman sessizlikte bulunur. Kelimelerin yetmediği yerde, sadece bir nefes alış verişi bile huzur olabilir. Bir çocuğun uyuyan yüzüne bakarken, gökyüzünde süzülen bulutları izlerken ya da bir dostla sessizce otururken gelir. Bize karmaşadan kaçmamızı değil, onu nasıl aşmamız gerektiğini öğretir.
Ne kadar zor olursa olsun, huzur hep elimizin altındadır. Bazen bir bardak çayda, bazen bir kitabın sayfalarında, bazen de kalbimizin en kuytu köşesinde saklıdır. Ona ulaşmak için çoğu zaman durup nefes almak, kendi sesimizi dinlemek yeterlidir. Huzur, dışarıdan beklenmez; içten gelir ve yayıldıkça dünyayı daha güzel bir yer haline getirir.
Huzur ile mutluluğu karıştırmamak gerek. İnsan çoğu zaman huzur ile mutluluğun arasına ayraç koyamayabilir. Birbirine çok yakın hisler olsa da farklılıklar kaçınılmazdır. Huzur; mutluluğun kalıcı olmadığını fark etmekle birlikte, yaşamın içerisinde acıların olduğunu da fark etmeyi gerektirir. Ansızın bir sevdiğinizi kaybettiğinizi var sayarsak, bunun acı veren tarifini anlatamaz insan. Lakin başa gelen her şeyi kabullenmeyi de bilmeliyiz. Kabullenebiliyorsak aslında huzurluyuzdur. Bir eksik bir fazla, ona karşı sorumluluklarımızı yerine getirmişizdir. İnsan nasıl ki yaşam ile ölüm arasında bir hayat sürer, bu geçicidir. Ama huzurlu olmak farklıdır; mutsuzken bile huzur bulabilirsiniz.
Huzurun manevi açılımından bahsedersek, ki bu da Mevlana’nın bir sözü ile bize kapı aralar: “Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.” Huzuru asla hafife alma, hayatında değiştirebileceklerine odaklan, değiştiremeyeceklerini kabullen.
Huzurun kıymetini bilmek gerek. Ona sıkıca sarılmak ve kaybetmemek ise bir sanattır. Bu sanat, hayatı olduğu gibi kabul etmek, anın içinde var olabilmekle mümkündür. Çünkü huzur, varlığın en saf haliyle, içinde bulunduğun anı kucakladığında ortaya çıkar.
Velhasılıkelam, huzur; bir çocuğun ilgisinde, şefkatinde saklıdır. Huzur, yapılan bir ibadetin algısına bağlıdır. Huzur, iki sevenin arasında sarsılmaz sevgide kanıtlanır. Huzur, bir anne ve babanın kokusunda aşinadır. Huzur, mutlu bir aile tablosunda gizlidir. Huzur, uzakta olsa da onu her şartta sevebilmenin, varlığında olabilmenin adıdır.
Mutlu anlar kaybolabilir, üzülmeyin. Huzur bulabilecek gönüllere girebilmeniz dileğiyle.
Kaleminize, yüreğinize sağlık. Muazzam bir anlatım.
Huzurunuz eksik olmasın.
Okuyan,beğenen yüreğiniz telaş görmesin kıymetli hocam,çok teşekkur ederim.