Sokakta birlikte ip atladığımız teyzeler, o teyzelerin kızları, babaları neden kayboldular? Hani hepimizin kapısı açık kalırdı eskiden… Komşudan komşuya bir kilim serilirdi, hani? O zamanlar abilik kavramı vardı, ablalık… Büyük demek koruyan demekti, kollayan… Her mahallenin sözü geçen bir abisi vardı eskiden. Kimse o mahallede yanlış yapamazdı; kızlar erkeklere emanetti, erkekler kızlara. Aile olmak için aynı nüfustan olmak gerekmezdi. Sahi, ne oldu bize?
Bu kaybettiklerimizi ne yapay zeka geri getirebilir ne de Google… Her gün, “Daha beteri ne olabilir?” sözümüzü yuttuğumuz yeni bir gün başlıyor sokaklarda. Aile kavramının bittiği, dostlukların yittiği, iyi insanların gittiği yeni bir gün… Körpe çocuklar beşiklerde değil artık çünkü kefenlerin boyunu kısalttılar. Kız çocuklarını daha hayatlarının baharında uçurumlara attılar. Bize aynada gördüğümüzü yine aynada arattılar.
Sahi, ne oldu bize? Amca denen baba yarısı yeğen katili olmuş; küçücük kundaktaki bebeğe beşiği mezar olmuş. Daha gündemde sıcaklığı duran o haber dizisi, iki genç kız ya da çocuk uzuvları parçalanmış ve hayatları son bulmuş. Sahi, bize ne oldu?
Kültürler unutuldu, insanlık uyutuldu, merhamet kurutuldu… Kollayan, koruyan büyükler çocukların katili oldu. Kim bulacak tozlu raflarda saklı kalan o eski yaşanmışları? Kim getirecek geçmişi, dünü ve anıları… Bizler alnından vurduk kibrimizle hatıraları…
Sahi, bize ne oldu?