İnsanın ağzından çıkan sözler, tıpkı bir bıçak gibi kesicidir. Söylendiği anda kontrolümüzden çıkar ve geri döndürülemez hale gelir. Özellikle sevdiğimiz insanlardan gelen sözler, kalbimizi derinlemesine yaralayabilir. Çünkü en yakınımızdaki insanlar, bizi en iyi tanıyanlardır; onların sözleri ve davranışları duygusal dünyamızda en ağır tahribatı yaratır. Sevdiğimizden gelen bir darbe, başkasından gelen darbeden çok daha fazla can yakar. Bu yüzden, kalpte açılan yaraların onarılması, fiziksel yaralara kıyasla çok daha zordur.
Kalpte açılan yaralar çoğu zaman uzun süre kapanmaz. Sevdiğimiz birinden gelen kırgınlık, unutulması ve onarılması zor bir iz bırakır. Bu yarayı aynı şekilde karşılık vererek kapatmaya çalışmak ise asla çözüm olmaz. Aksine, bu tarz bir karşılık, iki taraf arasında daha büyük kırgınlıklara yol açabilir. Bu noktada yapılması gereken en doğru şey, durumu Yaradan’a teslim etmek ve olayları bir üst bilince havale etmektir. Bazen sabır, en büyük erdemdir ve bu sabır, kalpteki yaraların iyileşmesinde en önemli yardımcıdır.
İnsan nefsi her zaman bizi yanlış yollara çekebilir. Nefis, insanın içinde taşıdığı hırsları ve arzuları temsil eder. Eğer kontrol altında tutulmazsa, ilişkilerimizde de bizi yanlış yönlendirebilir ve bu da daha fazla kırgınlığa neden olabilir. Nefisle baş başa kalmamak, ona yenik düşmemek, ilişkilerdeki dengeyi sağlamanın anahtarıdır. İnsan, nefsine köle olmamalı; aksine, onu kontrol altına alarak duygularını yönetmeyi öğrenmelidir.
Sevdiğimiz insanlarla olan ilişkilerde sabırlı, anlayışlı ve hoşgörülü olmak büyük bir erdemdir. Anlık öfkeyle söylenen sözler, uzun vadeli ve derin kırgınlıklar meydana getirebilir. Bu yüzden, dilimizden çıkan her sözü düşünerek sarf etmeli, karşımızdaki kişiyi incitmekten kaçınmalıyız. Yaralandığımızda ise intikam peşinde koşmak yerine, durumu Yaradan’a teslim etmek en doğru yol olacaktır.
Sonuç olarak, sözler ve davranışlar, özellikle sevdiğimiz insanlarla olan ilişkilerimizde dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardır. Kırılan bir kalp, kolayca tamir edilemez. Bu yüzden dilimize, davranışlarımıza ve nefsimize hâkim olmalı, sevgi ve anlayışla hareket etmeliyiz. Çünkü gerçek olgunluk, öfkeye karşı sabırlı olmak ve kalpteki yaraları sevgiyle sarmaktır.