Ekonominin düzelmesi için birilerinin bir yerde fedakarlık yapması gerekiyor. Asıl mesele, o birilerinin kim olduğunu bulabilmek.
Korona vakasının patlak verdiği o sabah; maskeyi, 80 derece kolonyayı, dezenfektan fiyatlarını üst seviyelere çıkaran birileri mesela…
Önce Suriye göçmenlerinin akın akın geldiği Gaziantep, Kilis çevresinde konut fiyatlarındaki fahiş artışa sebep olan birileri… Dört duvar görünen her yeri, bodrumları, çatı katlarını fahiş fiyata kiraya veren o faili meçhul birileri…
Doğu Anadolu’yu beşik gibi sallayan, yıllardır Arka Sokaklar dizisi gibi finalini göremediğimiz, kırıla kırıla daha da yayılan depremlerden sonra; 2 binlerden 13 binlere kadar artan kira bedellerinin mimarı olan birileri…
Birileri “pes” dese, diğerleri de “aynen” diyecek ama ne pes diyecek var, ne de aynen diyecek… Binaları sağlamlaştırdık ama fiyatları binalardan daha sağlam hale getirince birileri, yaşamanın bile paralı olduğunu anlamış olduk… Beynimize soka soka bu gerçeği bize ezberletti birileri…
Herkese göre başkası suçlu, herkes “mecburiyet ekmeği” yediğini savunma havasında. Yani herkes arkadaki kişi. En önde duruyor, piyasayı batıran suçlu herkese göre… Korona yavaş yavaş memleketi terk edince maske fiyatları normale döndü. Maskeyi zamlaştıran da çıkmadı ortaya, ucuzlaştıran da…
Mutluluğumuza, huzurumuza gölge düşürmeye çalışan birileri, menfaat mevsiminin hemen bitiminde masum rolüyle köşesine çekilmekte… Herkes “Acaba o mu?” diye birbirine şüpheli bakıyor ama ne suçlu belli yine ne de kusurlu…
Depremde binalara, koronada maskelere zam yapan o birileri, toplum için bir beka sorunu olmaya devam etmekte… Depremin akabinde, demire, çimentoya, tuğlaya gelen zamlar ile birlikte birileri sağlam binada hayatlarını kurtarırken, alım gücü yaşam standardının altında olanlar ise yaşamayı lüks olarak görmektedir.
Unutulmamalıdır, birileri mutlu olsun diye eziliyorsa birileri; bu ülke iki adım öne gider, sonra da beş adım geri… Bu yazdıklarımı anlayacak kalben kaldı mı acaba bu ülkede birileri?