Bence, hayat benceden ibaret. Bence, insanın yaşama arzusunun sonucu olarak zamanla şekillenen tercihi göz önüne alındığında netice itibariyle karakter örgüsüne uzanan göreceli bir yol olsa gerek. Bence, her insan sevmekle saygı duymak arasındaki ince çizgiyi ayarlamak zorundadır. Farklı fikirlerin çatışmadan bir arada yaşaması değil miydi, saygı? Sevgiyi anlatmaya gerek yok zaten. O hak edeni bulur kanaatindeyim. Sevmek zorunda olduklarımızla saygı duymak zorunda olduklarımız konusunda ayarı tutturmak gerek diye düşünüyor ve var olduğunu hissediyorum.
Var olduğunu iddia edenlerin aslında yokluğun dibini görmüş olmaları da çok manidar bir durum olsa gerek. Şimdi kafa yorup bencelerinizi bir gözden geçirin derim. Her insanın hayatı kendi bencesinde gizlidir. Bence göl güzeldir. Bence güzel olan özeldir. Yeter ki insanlar haddini aşıp bir başkasının güzeline ve özeline müdahale etmesin, değil mi? Kimsenin hayatı alınıp üst edilmesin mesela. Çok mu şey istiyorum, bilmiyorum.
Hayatın berbat olması demişken, bakın ne geldi aklıma. İnsanların anlatırken bile haya edeceği olaylara gebe dünya. Bazı hisler doğmadan düşük yapmalı kanaatinde ısrarcıyım. Uyan Sunam, türküsünün hikayesini okumanızı tavsiye etsem; biliyorum ki üşenip okumayacaksınız. Neyse ki ben yazmaktan haz alan biri olarak okunsa da okunmasa da şuraya not edeyim çırpınışındayım. Suna, komşusu ile hamama gider. Komşu Sunanın sırtındaki beni görür. Boş boğazlık edip sohbet arasında akşam kocasına anlatıverir. Felaket gelecek ya; kocası kahvehanede bir tartışma sırasında komşusuna sinirlenir ve adama “Ben senin karının sırtındaki beni bile biliyorum” şeklinde söylemesinin sonrası tam bir hüsran. Önce dram olmuş. Sonra şiir. Sonrası yürek yakan bir türlü. Bence Suna canına kıymamalıydı. Sence?
İtina ile süslenen dünyayı ne hale getirdik, değil mi? Sakın ha öyle değil demeyin. Hala aynı kanıdaysanız bir de Halil İbrahim türlüsünün sözlerine göz atmanızı, ezgisine ise kulak kabartmanızı tavsiye derim. Bence eşrefi mahlukat tabiri ile onore edilen insan, nefes almakla var olmadığını üç öğün düşünmeli, değil mi? Dost başa, düşman ayağa bakar atasözü tarih mi oldu ne? Dostun da düşmanın da nereye baktığı belli değil.
Dostum, duy ve unut. Gör ve kör gibi davran. Duy, sağır ol ama sığır olma! Kör, demişken, tüm insanlık kör olsa nasıl olur ki? Cevabı José Saramago’nun romanı Körlükte saklı değil, hem de apaçık. Bir zahmet açıp okuyuverin. Bence okumalı insan. Bence yazmalı ve düşünmeli de… Bunlar benim bencem. Sağır sultan bile farkında, insanın insanlıktan çıkınca şeytana dudak ısırtacağına.
Neyse, asıl mevzu şu idi aslında. Biraz zamanınızı almak istedim. Bence, önceliği kendi olmalı insanın. Ya aynaya bakınca gördüğün kötü yüzünse… Bence kork o zaman…