Bugün size komedi-dram türünde, yürekleri ısıtacak hikâyesiyle en iyi filmler listesinde kendine yer bulan efsane bir filmden bahsedeceğim: “Forrest Gump.”
Forrest, otobüs durağında beklerken yanına oturanlara hayat hikâyesini anlatmaya başlar. Zekâ seviyesi 75 olan bir adamdır ve annesiyle Amerika’nın Alabama eyaletinde yaşamaktadır. Evleri çok büyük ve fazla odalı olduğundan annesi evin odalarını, oradan geçen yabancılara kiralamaktadır. Bir nevi pansiyon işleterek geçimini sağlamaktadır. Forrest’a, ayaklarında bir sorun olduğu için demirden bir bacak aparatı takılır. Devlet okuluna başladığı zaman çocuklar, onun durumundan dolayı zorbalık yapmaya başlarlar ve bu süreçte yanında olup ona destek veren tek arkadaşı Jenny’dir. Bir gün çocukların zorbalıklarından kaçarken mucize eseri ayağındaki aparat kendiliğinden dağılır ve Forrest inanılmaz bir hızla koşmaya başlar. Koşma yeteneği sayesinde Alabama Üniversitesi’ne burs kazanır ve üniversitenin futbol takımına katılarak üstün başarı elde eder. Üniversiteden mezun olunca orduya katılır ve burada Benjamin Bufford Blue ile tanışır ve kısaca herkesin ona ‘Bubba’ dediğini öğrenir. Bubba’nın ailesi karides işi yapmaktadır ve karidesler hakkında her şeyi Forrest’a anlatır. Bubba’nın hayali, ordudan kazanacağı para ile karides teknesi satın alarak ailesinin izinden gitmektir. Vietnam’a gönderilirler ve burada Teğmen Dan ile tanışırlar. Ancak Bubba, Vietnam Savaşı’nda hayatını kaybeder ve Teğmen Dan ise sakat kalır. Teğmen Dan, kendisini kurtardığı için Forrest’a çok kızgındır. Forrest, pinpon oynamaya başlar ve üstün başarı gösterir. Oyun sayesinde kazandığı para ile arkadaşı Bubba’ya söz verdiği üzere karides teknesi satın alır ve Teğmen Dan ile birlikte karides avlamaya başlarlar. Burada da şansı yaver gider ve birlikte ‘Bubba Gump Karides Şirketi’ni kurarlar.
Bir gün teknedeyken annesinin hastalandığını haber alır ve evine döner. Bir süre sonra annesi vefat eder ve Forrest, şirketi Teğmen Dan’e bırakarak evine geri döner. Jenny aniden geri döner ve bir süre Forrest’la beraber yaşar. Ancak Jenny, bir sabah sessizce evden ayrılır ve Jenny’nin onu terk etmesi üzerine Forrest, annesinin bir sözünü hatırlayarak her şeyi geride bırakmak için sürekli koşmaya başlar. Dünyayı koşarak turlarken peşine takılan birçok insana farkında olmadan ilham olur.
Filmde, Forrest’ın farkında olmadan yaptığı eylemlerin insanlar üzerinde bıraktığı etkiler çok güzel bir şekilde anlatılmış. Özellikle tarihi kişilerle çoğu zaman yan yana gelir ve 1950’li yıllardan 1982 yılında Jenny’nin ölümüne kadar zaman dilimini içeren filmde zamanın değişimi ve tarihsel olaylar, filmle birlikte oldukça güzel harmanlanmış. Forrest’ın Jenny’ye olan sevgisi ve her koşulda yanında olmayı başarması da çok etkileyiciydi. Zaman zaman yolları ayrılsa da bir gün Jenny’den aldığı bir mektupla yanına gider ve Jenny ona ‘Forrest’ adında bir çocuğu olduğunu ve babasının kendisi olduğunu söyler. Jenny çok hastadır, hastalığının bir tedavisi yoktur ve Forrest’a evlenme teklifi eder. Alabama’daki eve geri dönerek evlenirler ve bir yıl sonra, 37 yaşında Jenny hayatını kaybeder. Bundan sonra Forrest, oğluyla birlikte hayatına devam eder.
Hem komedi hem dram türündeki bu, Tom Hanks’in muhteşem oyunculuğu ile hayat kazandırdığı “Forrest Gump”ın hikâyesi yüreğinizi ısıtacak. Zekâ seviyesi düşük olduğu için hayatında çoğu zaman zorbalık görse de arkadaşlarına olan bağlılığı, sevginin engel tanımadığını bize çok güzel hissettiriyor. Özellikle Jenny ile olan hikâyesi ve son sahnesinde gözyaşlarınızı tutamayacaksınız. Annesinin Forrest’a olan inancının ve sevgisinin de onun hayat boyu başarılı olmasında çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Yazımı burada Forrest’ın annesinin ona söylediği bir sözle noktalıyorum: “Hayat bir kutu çikolata gibidir, içinden ne çıkacağını asla bilemezsin.”
Şimdiden iyi seyirler dilerim.