Derdimi dökecek bir kap bulamıyorum, çünkü alamayacak kapasitede bir dost arıyorum yanımda. Rabbim yanımda O’na derdimi söylüyorum, söylediğim için memnun benden, bilmesine rağmen benden duymak istiyor…
Yolda yürürken yolları çukura çevirenler, düşen insan çok olsun diye çabalarken, “Rabbim kapatmam için kuvvet ver” diye niyazdayım elimde küreklerle çukurları doldururken. Çukur açanlara “Sen kimsin” demiyorum, demeye de gerek yok zaten niyetleri belli! “Sen kimsin” den ziyade “Ben kimim” onu anlatıyorum. Sen çukur açtıkça ben kapatanım insanlar düşmesin yaralanmasın diye, haydi bakalım sen aç, ben kapatacağım, bakalım kim önce pes edecek!
Şaşkın şaşkın bakıyor bu benden daha deli üstelik akıllı, elbette iman ile akıllıyım, Rabbimle o gül kokulu Resulle olunca akıllıyım… Sen kalp yerine bir “çöplük” taşıyorsun, ben “açan güller ve kokusuyla” taşıyorum. Elbette farkım muhakkak ki olacak senden… Sen bu halinle kıçını yırtma yetişemezsin yaklaşamazsın… Senin gibi bin kişi olacağına benim gibi on adam olursa size yeter kudurmanıza sebep olur zaten, bak etrafına binlercesi var, kudurmuş halinle çukurlar, kuyular eşiyorsun insan düşsün diye… Kıçınızı yırttığınız gibi varlığınızla atmosferi de deldiniz, Rabbim bizlere sabırlar ihsan etsin…
Bizler acıyı ve verdiği sancısını biliyoruz, sizler de sizlerin oyunlarını bozanların size verdiği sancıyı biliyorsunuz, bizler sancılar olmasın diye sararken, sizler acı büyüdükçe büyüsün diye çabalıyorsunuz, aramızdaki fark ortada. Biz detayları bilirken, sizler belaları biliyorsunuz ya, işte aramızdaki fark…
Derdimi Rabbime içimle dökerken, Rabbim akan gözyaşlarımı rahmetiyle silerken, kulum az sabır diyor, sizlerleyim bundan büyük deva, şifa, hazine olabilir mi?
Allahu Ekber…