Hadi yak geceye selam verecek mumları.
Al kalemi eline, usulca izin ver sözlerin üzerindeki yükü hafifletmesine…
Her sabah, kendin için açıyorsun gözlerini başkası için değil!
Unutma ki bu hayatta ölürken teksin. Her zorlukta içinde bulunduğun durumlardan, yaşadığın içsel fırtınalardan, düşüncelerinden girdaptan ve dış dünyada mâni olamadığın her şey karşısında mücadele veren sensin.
Üzüntünün şiddeti boyunu aştığında ağlayan senin gözlerin. Sevdiğin vakit, heyecanlandığın vakit ritmi değişen kalbin taşıyanı da sensin. O yüzden bırak senin dışında kalan dış mihrakları, kendine odaklan.
Bugüne kadar hayatında neleri askıya aldın?
Kimler için, hangi fedakarlıkları yaptın da kimler kıymetini bildi? Onlar için kendine dair neleri erteledin. Hâlbuki, yarının garantisi olmadığı evren üzerinde, kendin yerine ön plana başkalarını kaç defa çıkardın?
Hep ertelediklerinin omuzunda bıraktığı yüklerin altında ezilirken kendi hiçliğine gitmeye yeltendin.
Şimdi dön ve bir bak geride bıraktığın zamana. Bak bakalım kendin için açtığın gözlerini kimler uğruna kapattın. Yetmedi hayallerini askıya aldın. O da yetmedi hayır diyemediklerin ile kendini başka kalıplara sokup ardından kendine yüklendin.
Uyanma vakti sence de çoktan gelmedi mi?
Kendi doğrularını başkalarının yanlışına değişmeden kendini olduğun gibi kabullen.
Hepimiz hata yaptık, hepimiz hata yapıyoruz ve yapacağız. Buna göre programlanmış genlerimiz.
Tecrübe kazanmak ve kendini fark etmek adına yanılgılardan oluşur doğruya giden yollarımız. Her hatanı kabul ederek, kendine kazanım sağlayarak ilerlemelisin. Yanlış yollara sapmadan, doğru yolların kıymetini bilemezsin.
Önemli olan yanlış seçimleri güçlü silaha çevirebilecek cesarete sahip olmaktır.