Merhaba. Hoş geldin. Beni bekletmediğin için teşekkürler..
Burada, seninle sohbet eder gibi, dertleşir gibi konuşacağım. Belki çok uzaklardan, belki de aynı şehirde veya bir sokak ötemde oturuyor olacaksın sana dokunmaya çalışırken cümlelerimle.
Öncelikle kendimi tanıtmalıyım; Ben Hatice. Hayatının 28. yılını tamamlamak üzere olan, kendi şirketini kurmuş global bir ticaret yapan, güçlü olmanın cinsiyetsizliğini ortaya koymak için çabalayan, tüm alanlarda kendini geliştirmeyi amaçlayan ve bu anlamda var gücüyle çalışan, başarının kolay elde edilemeyeceğini tecrübe etmiş ve başarıyı yakalayarak kendini ayakta tutmuş, enerjisini insandan alan ve bu enerjisinin sürdürülebilirliğini duygularda kalıcı hale getirmeye çalışmak için insani duyguları anlamaya çalışan , yaşamayı seven özellikle de birlikte yaşamayı seven , içindeki dünyayı dışarıdaki dünyadan sakınmaya çalışan ve bu dünyanın bilinmesi için kelimeleri aracı kılan insanoğluyum.
Memnun oldum, sevgili okurum. Eminim ki karşımda milyonlarca güzellik taşıyan bir kalp ile karşı karşıyayım. Kalbinde taşıdığın onca şeyin arasında umarım ki, benimle tanışmaya da yer verirsin ve her yazımda biraz daha tanışmış oluruz.
Merhabanın gücü inanılmaz değil mi ? Bununla başlıyor tüm her şey.. Hayatına aldıkların ve yolda bıraktıkların. Kimi zaman ise yolda bırakıldığın bir anı olduruyor, merhaba dediğimiz başlangıçlar.
Peki sen neleri isterdin bir merhaba ile ? Bunu senden şimdi istiyorum. Alışverişe çıkarken yaptığın liste gibi. Nelere ihtiyacın olduğunu yazmanı istiyorum. Bu listede unutmaman gerekenleri ve gerçekten ihtiyacın olanları görmeni ve adım atmaya değer olup olmadığına kanaat getirmeni istiyorum. Sonra bu listedeki her şeye bir merhaba diyecek zaman yaratmanı. Ve sonra o süreci eğer istersen benimle paylaşmanı. Bunu bilmek, bu tanışmayı ve aramızda kuracağımız o bağı güçlendirecek. Her yazımda farklı kişilerin merhabasından esinlenerek yazmak, bu yazıları başka tarafa taşıyabilir.
Kendini, ben seni anlatırken okumak ister miydin? İçerden ve dışardan yorumlanmanın farklı hissettireceğini bilmeyi, tecrübe etmeni isterim. Benimle bu tecrübeyi yaşamak ister misin? Daha doğrusu seninle birlikte bir yola çıkıp, seni keşfetmeyi? Belki seninle birlikteyken, kendimi de baştan keşfederek farklı bir Hatice ile de tanışabilirim.
Kimin kime, ne zaman ve nerede, nasıl dokunacağını bilmeden yaşamıyor muyuz zaten? Bu bilinmezlik o kadar hoş ki. Karamsarlık değil ama. Sonu görünmeyen bir yolda hep bir çiçek bahçesine rastlayacakmış hissi bendeki.
Yolun iyisi kötüsü mü olur? Yola çıkmış bir kişi tüm riskleri de almış demektir.
Bir çiçek bahçesinde elime sırf dikeni battı diye, gülün güzelliğini yabana atmak haksızlık olmaz mı ?
Bilmediğim, bilmediğin ne varsa hepsinin sonucu aslında yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan değil mi?
Evettt şimdi… Merhaba demeye hazır mısın?
Sonucun ne olmasını istiyorsan, merhabanın o tonda olmasını ve o histe olmasını diliyorum senin için.
Ben burada bugün yazıyorsam, seninle bir merhaba hatırı meydana getirmek ve o hatırı bir kahve içmiş gibi kırk yıl saymak için. Senin için burada olacağım. Umarım yazılarımda tekrar görüşürüz ve umarım senin merhaba hikayeni dinlememi sağlarsın.
Merhaba, hayatıma şuan girmek üzere olan insanoğlu..
Merhaba ve görüşmek üzere.