Geldi yine on bir ayın sultanı Ramazan. Mübarek olsun diyerek Ramazanla ilgili birkaç anımı anlatayım.
İlk orucuma yedi yaşında başladım galiba, çocukken babam, annem, anneannem son anda orucumuzu bozmamamız için bize masallar, hikâyeler anlatır, bizi oruç tutmaya alıştırırdı. Daha sonrasında biraz büyüyünce 11 ya da 12 yaşımdan itibaren tutmaya başladım. Şöyle 35 yaşıma kadar aksatmadan tuttum, lakin gel gör ki mide rahatsızlığımla, bağırsaklarımda sancılanmasıyla yarısını bozmak zorunda kaldım. O mübarek iftar sofrasına otururken o nurundan sanki eksik kaldım. İleriki yaşlarda elli yaşında şeker hastalığım çıktı tamamen tutamaz oldum, bir on, on iki senedir tutamıyorum nurundan alamıyorum desem de Rabbim veren bu hastalığı, biliyor neden tutamadığımı desem de bende eksik olan buna mani olan hastalığımın izin vermemesi sebebiyle tutamıyorum.
Elimde üç beş Ramazan pidesi… Bizim Malatya’da her gün bu pideden çıkar, az biraz büyüğü biz buna açık ekmek deriz, büyük şehirdekiler ise pide olarak bilir. Her gün açık ekmeğimiz vardır, Ramazan’da az küçük ve şekli az değişik olunca adı Ramazan pidesi olur. Şimdi gurbetteyiz kokusuna hasret kaldık Ramazanlıkta bunu gideriyoruz bir de yakınımızdaki markette her gün satılıyor. Şimdi 2,75 TL, Ramazan’ın ilk gününde aynı markette 5 TL oldu. Acaba ne değişti, aynı gram, aynı pide? Neyse Müslümanlığa yakışmayan Müslümanlığımızla Ramazan orucu tutuyoruz!
Kendi yaptıklarımızla nefsin arasında kaybolduk,
İnsanlık kayboldu sanki ahireti de çabuk unuttuk,
Yamacımda dururdu imanla merhamet ne oldu?
Şimdi Ramazan geldi bir anda yaptıklarımız ne çabuk unutuldu?
Yaşama ve hayat biçimiyle Ramazanlık bizden ona uyarak gerekeni yapmamızı, dürüst olmamızı beklerken, bakın piyasalara Ramazanlık gelince fiyatları nasıl yükseltiyor ve ben Müslümanım diyor! Bakış açısıyla komşun açsa tok yatma, yetimi koru, saçını okşa diyor da okşayan komşuluk nedir bilen mi kaldı!? Her Ramazan’da Siyonist İsrail Kudüs’te onca zulüm yapıyor, bizler Ramazan’ın ruhuna karşı gelerek sessiz kalıyoruz neden? Ne için? Hani nerede İslam Ramazan’ın ruhu ve diliyle duyarlılık düşünce yapısı nerede? Müslümanlık, Ramazan ayında sadece aç kalarak oruç tutmak mı? İnsana sahip çıkmak değil mi? Korumak gözetmek değil mi? Kim ne anlıyorsa değil Ramazan, İslam ve alemlerin Rabbi ve gül kokulu Resulü (s.a.v.) ne diyorsa odur Ramazan.
Ramazan, yaşadığımız on bir ayın özetidir. Mübarek Ramazanın söylemi suskun kalmak hiç değildir. Neşesi ve nuruyla gelen Ramazan böyle karşılanarak gönderilmez, üzgün gider, kırgın gider, duyarsız tavrın bizde tavan yapması ne bize fayda sağlar ne de ahiretimize bir fayda sağlar. Açlığımız da bize zarar ziyan olarak döner bu halde olduğumuz sürece. Ramazan, cesurca var olduğunu, zalimin suratına zalim olduğunu söyleyerek onu yıkmaktır, seyretmek değil. Ramazan, fakir fukaranın cebindeki üç kuruşa göz koyarak pahalılıkla elinden zorla almak hiç değildir. Ramazanlık algılamak duymak hissetmek yanında olmaktır ihtiyacı olanın. Bundan gerisi boşa iştigal ederek mübarek Ramazan’a kendini layık görerek layık olmadığını gizlesek de layık olmadığımızın ispatıdır.
Pahalılık bu, halimiz bu, kendimizi bilmezlik aklıma düşünce, ne yazacağımı unuttum bu stresle, bu efkârla, Mübarek Ramazan ayımız mübarek olsun vesselam.