Öyle bir havada gel ki,vazgeçmek mümkün olmasın.
(Orhan Veli KANIK)
Vazgeçmek üzerine yazılmış en güzel şiirlerden biri Orhan Veli’nin bu şiiri. Derin bir okuyuşla baktığımda, üzerinde düşünülmesi gereken bir ayrıntıyı da barındırıyor sanki..
Neden Orhan Veli vazgeçmenin mümkün olmadığı, yada olamayacağı/olmasını istemediği bir havanın temennisinde dersiniz? Ben bu dizelerde, vazgeçilmesi gereken lakin vazgeçmeye de gönlün razı olmadığı bir duygu seziyorum. Kim bilir şairimiz belki de bu şiiri yazarken bir irade çatışması yaşıyordu. En azından bana hissettirdiği bu.
Bazen bizler de bu duygu karmaşasının içinde buluruz kendimizi. Yapmamız gerekenler ve yapamadıklarımız, bırakmamız gerekenler ama bırakamadıklarımız, vazgeçmemiz gerekenler ve vazgeçemediklerimiz.. Çoğu zaman bu vazgeçemeyişlerimizi de kutsallaştırırız. Vazgeçememek yada vazgeçilmez olmak üzerinden değerler ve yargılar üretiriz.
Gerçekten de böyle midir işin aslı? Vazgeçtiklerimiz mi yoksa vazgeçemediklerimiz mi belirler duruşumuzu, değerlerimizi yada kimliğimizi?
İnsan yaşamı boyunca daima tercihleriyle yol alır. Okulu, okulunda alanı, alanında uzmanlığı; sonrasında işini, eşini.. Nihayetinde yaptığımız tercihler bizi bir yerden bir başka yere götürür. Ve elbette ki her tercihimiz aynı zamanda da bir vazgeçiş barındırır.
Hayatın içindeki duruşumuzu da tercihlerimizle belli ederiz. Kötünün karşısında iyiyi, zulmün karşısında adaleti, batılın karşısında hakikati tercih etmek de kimliğimizi oluşturur. Bu durumda kim olduğumuz tercih ettiklerimizle şekillenir, yada tercih etmediklerimizle(!)
Ben tersten bir okuyuşla şöyle söylemeyi de uygun buluyorum;
Tercih ettiklerimiz,aslında vazgeçtiklerimizdir. Çünkü vazgeçmek, aynı zamanda vazgeçmeyi tercih etmektir.
Kimliğimizi,duruşumuzu asıl belirleyenin, gerçekte vazgeçebildiklerimiz olduğunu söylemeye çalışıyorum aslında.
Hepimizin bazı durumlar, olaylar karşısında ne yapacağını bilemediği, hangi yoldan devam edeceğini kestiremediği, kimi yada neyi seçeceğine karar veremediği zamanları olur. Eğer hayatın içinde kırmızı çizgilerimiz, kendimizce ilkelerimiz varsa; bu gibi durumlarda şunları asla aklımızdan çıkarmamalıyız:
Ne yapacağımızı bilemediğimizde, ne yapmayacağımızı. Hangi yoldan devam edeceğimizi şaşırdığımızda, hangi yola sapmayacağımızı. Bir seçim yapmamız gerektiğinde, neyi seçmeyeceğimizi bilmek zorundayız! Zafere giden her yol mübah değildir Sevgili Okur!
Nefsimize, menfaatlerimize, duygularımıza, arzularımıza rağmen “hayır” diyebilmektir kıymetli olan ve bizi biz yapan.
İlahi hitapta yer alan Ashab-ı Kehf kıssası, başlı başına bir vazgeçme ve tercihler üzerine dikkat çeker. Kıssadaki o gençlerin; inançları, değerleri, kimlikleri uğruna seçtikleri yol; tüm maddi imkanlarından, statülerinden hatta sevdiklerinden vazgeçmeleri/vazgeçmeyi seçmeleri, bir “tercih ahlakı” olarak gözler önüne serilir.
Tarih sahnesinde daha nicelerinin, değerleri uğruna makamlarından, şöhretlerinden, mallarından, mülklerinden, eşlerinden, işlerinden, aşklarından vazgeçtiklerini görürüz.
“Leyla’dan geçme faslındayım, Mevla’yı bulma yollarında” diyen şarkı sözleri de, bir yol haritası çizme eylemi değil midir?
Nuh’u oğlundan vazgeçirecen kuvvet inancı ve değerleri değil midir?
Yine ilahi sınav çerçevesinde; İbrahim cananından, İsmail canından vazgeçmeyi göze almamış mıdır?
Vel hasılı, insan vazgeçebildikleridir..
Sevgili Okur;
Herkesin vazgeçilmez olmak istediği, çoğunun kendini vazgeçilmez zannettiği ve popüler kültürün bize “yalancı vazgeçilmezler” sunduğu bu çağda; İnandığımız değerler uğruna bazı şeyleri terk etmek, vazgeçmeyi becerebilmek büyük ve cesaret isteyen bir eylemdir. Dünya hayatı içerisinde; geçici kazanımlarımızın, kalıcı kayıplar vermemesi için ”hayır” diyebilen tüm cesur yüreklere selam olsun…
Emeğine sağlık,yüreklere dokundun kalemin daim olsun sevgili yazarım:)
??
Gitmek – kalmak arasında gider geliriz. Kalmak bazen gitmek, gitmek bazen kalmak gibi olur.
Ömür, gelen ve giden nefes gibidir. Bu deveran, bize hayat verir. Hayatta kalabilmenin de sırrı budur.
Çıkmak için inmek, almak için eğilmek, varmak için geçmek, bulmak için kaybolmak gerekir. Bisiklet sürmek gibidir hayat adeta. Yolda olmak, yolları aşmak, yolcu kalmak daima.
?