Bu şehrin sonbahar yağmurları,
Vicdanına yenilmiş adamları ıslatırdı-
Sırılsıklam korkuları bir köşede duruversin,
Aslında bakışları geceye meydan okurdu,
Dağa benzerdi yüreği,
Zirvesinde beyaza gizlenmiş acıları,
Eteklerinde şen şakrak çocukları vardı,
Yüzünde hüznüne maske diye taktığı tebessüm,
Canı yandığı vakit kimselere belli etmez,
Uyumadan yastığa gözlerini dökerdi,
Yalnız gezer, yalnız üşür, yalnız düşerdi.
-Bu şehrin sonbahar yağmurları,
Umutları hüküm giymiş adamları ıslatırdı-
Kahverengi gözlerini bir noktaya dikip,
Çene gamzesinde parmaklarını gezdirdiğinde,
Yanına yaklaşmak cesaret isterdi,
Kime kapıldığını,neye kırıldığını,
Her gün bir tuğla ördüğü duvarlarını,
Bir kaç dostu harici kimse bilmezdi,
İmtihanın büyüğüne talip olur,
Omuzları çökse de başı hep dik,
Şerrin de hayrın da sahibi var derdi.
-Bu şehrin sonbahar yağmurları,
Sükutuna feryatlar gizlemiş adamları ıslatırdı.-