Tüm yargıçlar toplansa, hakkında suçlu hükmü verse. Tüm savcılar delilerle kapımda yatsa. Tüm deliller suçluluğunu bağırsa. Yine de suçsuzsun benim gözümde. Davacı olması gereken benken herkesçe. Yüreğim seni aklama derdinde, delil kırıntıları peşinde.
Hâkimler suçluluğunu haykırmak için pek heveste. Duyulan görünen ispatlar neticesinde, her şeye hâkimler kendilerince. Duyuların önemi yok. Duygular devrede. Seni sevdama mahkûm etmek tek derdimce.
Buz gibi bir ürperti geçiyor içimden. Herkes senin suçluluğunu bağırırken. Ben yargılatamam seni hiçbir mahkemeden. Ruhum kalbim bedenim senle doluyken, benliğim sen olmuşken, nasıl geçeyim ben benden. Ben senken. Mahkûmiyetin yalnızca bana olmalıyken, yıkarım tüm hükümleri hiç üzülmeden.
Kaç kez gelir insanın başına böylesi. Gözün hiçbir şeyi görmemesi. Farklı bir âlemde sözleşmiş gibi, ruhların birbirine kenetlenmesi. Öyle tanıyorum seni. Öyle içimdesin, bendensin. Ben gibi. Kokunu tanıyamam da ruhundan bulurum izini. Öyle bedensel değil bizimkisi. Olur ya bazen gidersem senden biraz ileri, kelimelerimin kırıntılarından bul beni. Yüreğim hep sana muhtaç böyle bilinmeli.
Tüm yargıçlar şaşkın. Gözlerinde ki mağdur taraf böyle yanmamalı. Aşk diye bağırmamalı. Nasıl da savunabilir mişim seni? Dolu dolu cümleleri koymuşta gelmişler ceplerine. Cübbeleri yok üzerlerinde. O kadar eminler ki gerek görmemişler kendilerince.
Kolay mı? Ruhun yansımasını bulmak. Aynı duyguyla yanmak. Aynı anda aynı heyecan aynı üzüntüyle var olmak. Kolay mı? Birbirinde sorgusuzca kaybolmak. Desem ne çare? Ne bilsin ki hala arayışta olanlar. Bulduğunu sanıp kaybolanlar.
Mağdur olsam da muhtacım sana. Suçlu olsan da ilaçsın bana. Bir çılgınlık ki sorma. Beni kâbusun içinde sananlar en güzel rüyamın sen olduğunu anlamıyorlar. Sen benim dünyamsın. Kavrayamıyorlar. Sensiz yürüdüğüm yol cehennemi yaşatır. Yol dikenliyse bile seninle yol almak hayattır bana. Kanasam da razıyım yanında.
Bazı duyguları anlatmaya cümleler yetmez. Yoğun hislerin tümceleri de ağırdır. Herkes idrak edemez. Bazı sorular cevapsızdır. Cevapsız kalmalı. Anlamaya henüz hazır değildir muhatabın. Bu da öyle bir durum işte. Delicesine sevdayı tatmayan, kırıntılarında sevdaya hâkim olduğunu sananlara neyi nasıl anlatmalı? Bir avuç mahalle topluluğu, kendini hâkim ilan etmiş de karşıma geçmiş. Her dil bir yanlışını vuruyor yüzüme…
“Yeter” diye sesim çıkıyor son perde…
Karşımdasın sen bile şaşkın. Gözlerinin içine bakıyorum, sevdam orada. Görüyorum. Gönlüm dile geliyor;
• Seni sevdama mahkûm ediyorum…