Evlilik ve ikili ilişkiler, son dönemde bakıyorum çevreme, ee tabi mesleki olarak ister istemez inceliyorum. Ne kadar evlilikler iyi, ne kadar her şey yolunda. Toplum olarak bizim için bağlılığın simgesi aslında evlilik. Peki yüzük ve imza aslında bir simge mi yoksa, gerçekten çok büyük aşklar mı var bu evliliklerde? Bu soruya gözlemlediğim ilişkiler üzerine cevap vermek istiyorum aslında.
Genel olarak çevreme bakıyorum evlenenlere, ilişkilere ve gözlemlerim sonucu şunları görüyorum, ilişkiler daha çok çıkar ve mantık üzerine kurulmuş. Mantık aşkı dediğimiz olay var aslında da bunun temeli daha mantıksal ve akla uygun gelenle beraber olma. Çıkar dediğimiz de aslında karşılıklı iki taraf için de onların isteklerine uyan şekilde olması durumu diyebiliriz. Günümüz ikili ilişkileri bunlar üzerinden ilerliyor. Oluşmayan bu ilişkiler evlilik ile sonuçlanıyor, bir yerde toplumumuzun bizden beklentilerini karşılıyoruz. Kendimizi garantiye almak için evleniyoruz, ailelerimizin beklentisi için evleniyoruz. Buradan hep yalnız kalalım demiyorum ki zaten insan doğası gereği bir ömür boyu yalnız kalamayacak bir canlı. Doğamız gereği yalnız kalamayız diye de seçimlerimizi yaparken dikkat etmeliyiz.
İkili ilişkiler nasıl başlar peki? Çekimle başlayan ve süregelen bağlılık, uyum, tutku, yakınlık bileşenin olmasını aradığımız ikili ilişkiler. Duyguların değişimi kolay değildir, oluşumundaki gibi. Mükemmel aşkı ararız hepimiz, bulması zordur aslında. Bunu bulduğumuzda peşinden gideriz ve sonu illa ki evlilik olsun diye düşleriz. Genel olarak gördüğüm durumları aslında anlatmaya çalışıyorum sevgili okurlarım Psikolojik açıdan evlilik hazır olması gereken süreçte yapılırsa çok daha sağlıklı olacaktır. Bir hocam bana şunu söylemişti, aşk beklentilerin en büyüğüdür. Evlilik bunun durulduğu noktadır. Bu cümleyi düşündüm gerçekten öyle beklentilerin en büyüğü ilişkiler ve kendi istediğimiz olsun istiyoruz. Ne istediğimizi ve neye ihtiyacımız olduğunu bildiğimiz güzel ve sağlıklı ilişkiler yaşamanız dileğiyle Sevgili okurlarım unutmayın, psikolojik sağlıklılık kendimizi ve duygumuzu tanıyarak ne istediğimizi bilmemizle alakalıdır.
Bu yazımı psikolojinin babası ve bizim için değerli olan Freud’un bir sözüyle noktalamak istiyorum; “Ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. Bunu yaptıktan sonra, bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.” Önce kendini tanı. 🙂