Tut umudun kanatlarından, bir daha yerle yeksan olmasın öyle ki, sönmesin ışığı ümitlerin sonsuza kadar var olan huzur ile besle yüreğini.
Harflerin ayrılmasın birbirinden mesela. Belki onlara naz yapmışlardır günün birinde, bir birlerine ki ondandır onların da böylesine ayrı oluşları. Anlat deseler İstanbul anlatır mı kendini sanıyorsun onca peçesini sarınmış günah gûruhları dururken? Baksana ufka ne de güzel kendini koruyor kıpkızıl hançer misali.
Yanıma gelmeyin onca insanin ateşi bana gelmişken bir de siz bakmayın bana diyor bakıp da ateşimi daha fazla yakmayın diyor sanki? Ne dersin? Mısraların efendisi?
Peki ya o parıldayan yıldızlara ne demeli ne denli ışık saçıyorlar geceyi aydınlatırcasına sanki, sanki evet onca hataları kötülükleri örten gece bir de üzerinde yıldızlar var yapılanları açığa vuruyormuş gibi sen de ayni şeyi düşünüyorsun değil mi mısraların efendisi?
Gece de bizi aldatıyor mu? Hayır dedi ve devam etti mısraların efendisi. O sadece insanların kötülüklerini örtmede örtü gibidir. Bu yüzden tövbelerimizde bizi aydınlatırlar o minik yıldızlar. Ne kadar da manâlılar değil mi dedi sonrasında eflatun. Madem böyle ben daha çok sevmeye başladım onları ve daha çok tefekkür etmeye başladım ne kadar da güzel yaratılmışlar ne kadar da göz alıcı yaratılmışlar diye devam etti kendisi.
Aslında aldatıcılık diye bir şey yok insanın kendisi aldanıyor, aldandıkça da yanlışlar çukurunda sürekli debeleniyorlar. Çıkmak nedir bilmiyorlar çünkü hoşlarına gidiyor bu aldanış.
Açalım gözlerimizi mefta olmadan ruhaniyetlerimize açalım sözlerimizi ve geçirelim her bir cümlemizi ona kendi nefsimizi ve nefsi emmaremizi ayağımızın altına almaya. Böyle yapmazsak o bizi altına alacak o zaman da biz yandığımızın resmi olur.
O halde çık o kötülü emreden nefsinin diyarlarından da iyilikler ile beze kendini, böylelikle pişmanlığın karanlıklarında oyalanmazsın. Yakarsın yanmışlıklarına bir ışık sen de. Ve o etrafındaki tüm lanetlenmişlikleri alır da öylece bulutların üzerine taşır seni, dikkat et sakın oralardan düşme kolla kendini umutların bulutunda.
Herkes yaptığı sevap kadar tartılacak, o yüzden bu dünya denen havuzda çok da fazla oyalama kendini.