Öylesine geçen bir zamanın parçası olmak mıydı yaşamak? Her sabah güneşin kendini göstermesiyle sokaklarda başlanan kıpırdanmalar… İnsanların yorgunluğunu sanki paylaşıyormuş gibi ağır akşamlar… Hızla geçen zamanın kölesi olabilir miydi acaba? Bilemiyordu.
Bir kutu sütle ve pek de memnun olmayan bir yüz ifadesiyle eve doğru ilerliyordu. Öyle ya insanlar günün sonunda eve dönerken sadece dışarıdan aldıklarını mı taşırdı elinde? Bir yoğurt birkaç kilo meyve ve sebze miydi sadece taşınanlar? Bunlar haricinde görünmese de soyut bir şekilde insanın düşüncesinde taşınan ağırlıklar mevcuttu kuşkusuz. Sabahtan akşama kadar çalışan bir adamın eve dönerken elinde taşıdıkları dışında ağır bir yorgunluğu vardır. Yetememe yetişememe duygusuz sarmıştır belki de içini. Dersten çıkan biri öğrencinin sırtındaki çantasından daha ağırdır gelecek kaygısı.
Her gün gözümüzü açtığımızda bu ömrün nerede ve nasıl biteceğini bilemiyor olmanın bilinciyle uyanabilseydik eğer böyle kaygılarla yüklü girebilir miydik yataklarımıza? Sabah olur olmaz daha önceden kurulmuş bir makine gibi hareket eden onca insan… Yola düşenler, koşturanlar, bağırıp çağıranlar… Bu dünya içinde nokta kadar işçileri sayesinde sürekli dönen yusyuvarlak bir fabrika gibiydi. Her gün bir nokta siliniyor onun yerine bir nokta daha beliriveriyordu. Yakınındaki noktalar dışında kaybolan noktanın akıbetini hiç kimse sorgulayamıyordu. Hayat işte birileri öylece eksiliyor ama bazılarının ruhu bile duymuyordu. Bu duruma rağmen insanların kendisini bu denli değerli ve önemli hissediyor olması ne kadar doğruydu?
Çürüyen bir yaprak gibi toprağa karışan bedenlerin bu kadar çok egoyla yüklü olması ne acınasıydı. Bu düşünceleri ile yolun sonuna gelmişti. Eve geldiğini çok sonra fark edebildi. Gün boyunca insanları memnun etmek için kullandığı topuklu ayakkabılarından şişmiş ayaklarıyla göz göze geldi. Yorgunluğunu gizleyen makyajını çıkardı. Sımsıkı bağladığı saçlarını çözdü. Sanki kendisini bağrına basıyormuş gibi saçlarını taradı. O da bu iş dönüşünde sadece süt getirmemişti eve. Bütün kırgınlığıyla bir köşeye çekildi. Her zamankinden pek farkı olmayan bir akşamı geçirmeye hazırdı.