Mikrobiyotamız bakteri, virüs ve mantardan oluşan bir mikroorganizma topluluğudur. Her insanın mikrobiyotası farklıdır. Anne karnındayken mikrobiyotamız oluşmaya başlar. Doğumla birlikte annedeki bulunan mikrobiyota çeşitliliği bebeğe de geçer. Bebekteki bu mikrobiyota anne sütü ile birlikte daha da zenginleşir.
Mikrobiyotanın vücudumuzda çok çeşitli görevleri vardır. Bağırsaklardaki yararlı organizmalar, canlıyı çok çeşitli hastalıklardan koruyarak bağışıklığı destekler. Vücutta oluşan enflamasyonu önleme, mental ve ruhsal iyilik hali bize mikrobiyotamızın durumu hakkında bilgi vermektedir.
Besinler ince bağırsakta parçalandıktan sonra emilir. Bütün besinlerin kimyasal sindirimi ince bağırsakta biter. Sindirim sonucunda besinler bağırsaktan emilerek kana geçer. Bu sebeple besinlerin emiliminin yeterli olması yani besin biyoyararlılığı bağırsak sağlığıyla doğrudan ilişkilidir.
Mikrobiyotayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?
- Beslenme Şekli,
- Fiziksel Aktivite Durumu,
- İlaç Kullanımı,
- Genetik,
- Çevre
Bu faktörlerin her birisi bağırsak sağlığımızı etkiler. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sürdürülebilir hale getirmek, gün içerisinde fiziksel olarak aktif olmak, gereksiz ilaç kullanmamak ikinci beynimiz olan bağırsak floramızı daha sağlıklı hale getirecektir.
Bozulmuş bir mikrobiyota; obezite, otoimmün hastalıklar ve besin alerjileri gibi çok çeşitli hastalıklara zemin hazırlar. Çeşitli sindirim problemlerini önlemek için bağırsak sağlığına dikkat etmek gerekir.
Mikrobiyota Sağlığı Nasıl Korunur?
- Gerektiğinde probiyotik ve prebiyotik desteğinden faydalanmak,
- Gün içerisinde yeterli posa alımını sağlamak (Yetişkin için ortalama 25 gr),
- Anti-inflamatuar beslenmek.
Anti-inflamatuar beslenme beyin ve damar sağlığını koruyarak bağırsak mikrobiyotasını olumlu etkiler. Özellikle sıklıkla tercih edilen diyet türlerinden olan Akdeniz Diyeti, bağırsak sağlığını desteklemektedir.
Anti-İnflamatuar Besinler Nelerdir?
- Tam tahıllar,
- Soğan, sarımsak, brokoli, kereviz, kırmızı pancar,
- Omega-3 içeren ceviz, yağlı balık, keten tohumu ve kabak çekirdeği,
- Sızma zeytinyağı,
- Zerdeçal, zencefil, karabiber,
- Çilek, ahududu, böğürtlen gibi antioksidan kaynaklı kırmızı meyveler,
- Yeşil çay
Bağırsak Mikrobiyotasını Olumsuz Etkileyen Besinler Nelerdir?
- Tüm rafine şekerler ve paketli ürünler,
- Trans yağ ve doymuş yağlar,
- Aşırı alkol,
- Salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri
Peki Ya Glutenin Bağırsak Mikrobiyotasına Etkisi Nedir?
Gün geçtikçe popülaritesi daha da çok artan glutensiz beslenme, gluten hassasiyeti olanlar için tercih edilmesi gereken bir beslenme modelidir. Bu hassasiyet buğday, çavdar, arpa ve yulafta bulunan gliadin proteinin ince bağırsaktaki toksik etkisidir. Bu hassasiyete yatkınlık kalıtımsaldır.
Stres seviyesi, vücuttaki toksik yük seviyeleri ve D vitamini seviyeleri glutene karşı hassasiyeti etkiler. Çölyak hastası vakalarına baktığımızda bu hastalığın herhangi bir stres faktöründen sonra ortaya çıktığı görülür. Buradan çıkaracağımız sonuç ise gluten hassasiyetinin yaşam tarzıyla ilişkili olduğudur.
Fakat böyle bir hassasiyetiniz yoksa sağlıklı beslenme adına glutensiz beslenmenin bilimsel olarak kanıtlanmış bir faydası yoktur.
Bağırsak sağlığı bütüncül yaklaşımla ele alınmalıdır. Sadece beslenmemizi değil yaşam şartlarımızı da iyileştirmeyi hedeflemeliyiz.