Tüm saygısızlıkları bir çukura at mesela, ya da yaptığın her kötülükleri bir kaya parçasına yaz da gerçekten ondan nefret edercesine taşla onu. Bak o zaman sendeki huzur adresinin kapı çalışını. Yok kardeşim, yok olmuyor öyle, bundan sonra yapmayacağımlarla olmuyor işte. İnsanız hem beşeriz hem şaşar biraz da nefeşer yani nefsani arzulardayız, evet biraz önce baktım da bu nefeşer kelimesine böyle bir kelime yokmuş ne de güzel insanı olmayan bir kelime bulması ve ona anlam yüklemesi, nefeşer nefs kelimesi ile benzettim aslında bunu, güzel bir benzetme olsa gerek.
Evet ne demiştik, karakter meselesi; bir insanı tanırsın ama ne yazık ki, kendin gibi zannederek orada da bir zan kuyusuna düşersin ve böylece kalemin ile kağıdın ile de baş başa kalırsın ve cümlelerin de seninle oyun oynamaya başlar, tam da gecenin en olunmaz saatlerinde. Bir insanı tanıdığında ona +10 puan verirsin ve her şey tam da güzel gidiyor derken aniden – 0’a düşer. İşte o anda söylediği sözlerin karakterinin paçalarından aktığının başlangıcıdır…
Özür mü diledi, içinden affetmezsin belki ama o anmış gibi yaparsın ve her şeyinden silersin, bir yerden sonra sana daha fazla zarar vermemesine sebep olacağın içindir bu, şimdi sil o kalbinin acabalarını. Sen Allaha dua ettin, bu kulunun gerçek yüzünü bana göster diye. Allah da sana göstermiş oldu, hepsi bu. Bırak kaybetmekten korkulan sen ol, kendine güvenmeyen varlıklar diyarından uzaklaş ki onların boyasıyla boyanma ve onların seviyesine de inme. Dikkat et, inersen çıkamazsın, ya ayağını ya da kalbini kırarlar. Bu yüzden etrafındaki insanları seçerken dikkat et ki kırılmayasın.
Unutmadan söyleyeyim, sana bir taktik aklının bir köşesinde bulunsun. Kırılırsan sen de on bin parçaya böl, ilk başta +10 puan vermiştin ya. İşte ondandır on bir parçaya bölüşün. Eyvallahım dahi fazla sana bu saatten sonra.