Müzik seçimleri ne kadar da etkiliyor psikolojimizi. Diğer taraftan da psikolojimize göre müzik tercih edebiliyoruz.
Hava kapalıysa slov müzikleri seçtiğimiz ya da sevinçliyken daha hareketli parçaları tercih ettiğimiz de bir gerçek.
Ne kadar önemli aslında dinlediğimiz nağmeler. İster halk müziği olsun ister Türk sanat müziği olsun isterse de rap, pop, yabancı müziklerin türleri olsun herkese göre ve her gurup dinleyiciye yönelik müzik çeşitleri bulunmakta.
Kiminin acısını alır, kiminin yarasını açar; belki de kendi ifade edemediklerini müziğin sözlerine yükler kimi de.
Tabi ki önce kulağa hoş gelmesi lazım sedaların. İçimizi de okuyup ona göre çalması lazımdır belki de kim bilir.
Müziğin hayatımızda büyük bir yeri olduğu aşikâr. En basitinden kutlamamızda, sevincimizde ya da tam tersi efkârlandığımızda ve ağıt yakılacağı durumlarda ilk aradığımız şey nağmeler oluyor.
Ruhun gıdası olduğunu da söyleriz kimi zaman ki doğruluk payı olsa gerek. Melodilerin kalbimizdeki etkilerini düşündüğümüzde duygularımızı da düşüncelerimizi de doygunluğa ulaştırdığı kanıksanamaz bir doğru.
Bir nevi tercüman gibidir müzik ve şarkılar ki herkes kendinden bir parça bulur içinde. Bazen birebir beni anlatıyor deriz. O zaman da benzer duyguları yaşadığımızı ve yaşattığımızı söylemek mümkün.
Diğer yandan da bu melodileri ortaya çıkaranlar ve bu sözleri yazanlar var ki emeklerini inkâr edemeyiz.
Mutlaka birileri hissetmiş, birileri düşünmüş ve büyük kısmı da yetenek olan şarkılar, türküler ve ağıtlar ortaya çıkmış.
Hissetmeden, çekmeden yazılmaz ve söylenmez de, derler. Belli ki hem bizim gibi hem de bizden farklı duyguları bizden daha yoğun yaşadıkları için birbirinden güzel parçalar çıkartılabilmiş.
Eserden esere fark var tabi ki özellikle de eskiler ve gündemdekiler diye ayırmak mümkün. Her dönemin eserleri ve kalitesi farklı olmakla birlikte her eser seslendirenine göre de değişmekte.
Nerede o 70’ler, 80’ler, 90’lar denildiğini duyar gibiyiz. Şu anki döneme baktığımızda ise hem eskimeyen parçaların seslendirildiğini hem de yeni eserlerin ortaya çıktığını görmekteyiz. Elbette gönle hitap edenleri var ama günümüzde özellikle hip-up ve pop tarzında zevkimize uymayanların da var olduğunu söyleyebiliriz.
Müzik öyle bir şey ki her zevke hitap eden müzik türleri bulunmakta. Her türün dinleyicisi ve hayranı farklı. O yüzden de her tür iyi kötü alıcı bulmakta kendine.
Emek ve huşu olduktan sonra her eser de kulağa hoş gelecektir.
Müziğin ruhun gıdası olduğu kadar da efkâr alıcı ve kalbi yumuşatıcı etkisinde olduğu da söylenebilir.
Hangimiz bir müzik parçası dinlediğimizde dalıp gitmeyiz ki, sanırım hepimiz için müziğin anlamı aynı.
Bazen anlatmak istersiniz ama anlatamazsınız ya içinizdekileri imdadınıza koşar müzik sazıyla, sözüyle.
Bir dem daha tutarsınız namelerle birlikte. Siz şarkılara, müziğe eşlik ederken kim bilir kaç gemi geçmiştir arkanızdan fark etmediğiniz.
Ben müzik sevmem diyen birini bulabileceğimizi düşünmeyiz ya da içine çok fazla dokunuyordur da dinlemek istememektir bu durumda belki de.
Müzik dinlemek artık anne karnında başlamakta ve ceninlerin gelişiminde ve kişiliklerinde etkili olduğu söylenmekte ve bebeklikten ninnilerle başlayan ve yaş ilerledikçe değişen bir müzik zevkimiz bulunmakta hepimizin.
Dememiz o ki ister moda göre ister zevke göre değişsin hiç birimiz müziksiz yapamayız.
O yüzden de bize kalan eşlik etmek içimize işleyen melodilere.