Dışarıdan bakıldığında, insan vücudunun et ve kemikten ibaret olarak biliriz çoğumuz. Allah insanı yaratırken o kadar mükemmel yaratmış, bu yüzden insana “yeryüzünün halifesi” olarak yer vermiştir Yüce Kitap’ta, İnsan et, kemik ve ruhun dışında komple bir enerji sistemi ile de sorunsuz donatılmıştır.
Vücudumuzun birçok noktasında bulunan enerji meridyenleri, çevremize yaydığımız ve dışarıdan aldığımız enerjiyi dolaştırır. Bu enerji tabi ki fiziksel aktivite enerjisi değil bizim frekansımızdır. Araştırmalar, her canlının bir frekansa sahip olduğunu ve her birimizin çevredeki frekanslardan etkilendiğimizi göstermiştir. Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 mHz’lik bir frekans aralığı vardır. Bu frekansın altına düştüğümüzde hastalıklar o noktada başlar. Evrendeki her şey titreşir ve benzer titreşimde olanlar birbirini çeker.
Eğer kendinizden düşük frekansta kişilerin olduğu bir ortamda bulunursanız bundan şüphesiz etkilenirsiniz. Ortama asla uyum sağlayamazsınız. Bunu örnekle anlatmak gerekirse; sürekli sıkıntılarını dile getiren, hiçbir şeyden memnun olmayan, çevresindekilerin arkasından konuşarak dedikodusunu yapan insanlarla vakit geçirdiğinizde bir süre sonra sizin de frekansınız eksi yönde ilerlemeye başlar. Sizde yavaş yavaş mutsuz olmaya başlarsınız. Ve bu da belirli bir süre sonra hayat kalitenizi, yaşamanızı, sosyal çevrenizi ve hatta hayata bakış açınızı fazlasıyla etkiler.
Kendi enerjimizi yüksek tutmak, frekansımızı yükseltmek tabi ki de mümkün. Esansiyel yağlar, mistik kokular, doğal taşlar, meditasyon, tütsüler, Kur’an-ı Kerim dinlemek, sevdiğin insanlarla olmak gibi ruha ve bedene iyi gelecek aktiviteler de frekansınızı yükseltir. Hayata olumlu ve güzel bakan insanların Frekansını en çok yükselten şeylerden biri de “gül yağı” ve “gül suyu” dur.
Bir adet gülün 320 mHz frekansı vardır ve yeryüzündeki frekansı en yüksek bitkidir. Bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Açıkçası insan bedeni frekansından kat be kat fazladır. Bu da haliyle kendimizi huzursuz, mutsuz ya da hasta hissettiğimizde, tüm bunları hissetmesek bile evimizde, aracımızda, iş yerimizde, hatta temizlik yaptığımız bile suya bir damla gül yağı damlattığımızda frekansımız yükseldiğini, her şeye daha pozitif baktığımızı kendimizi hiç olmadığı kadar iyi, huzurlu ve güçlü hissedeceğiniz çok nettir.
Fiziksel bedenimiz kadar Eterik yani enerji sel bedenimiz de pozitif etkileşimlerle dolmalı ki kendimizi iyi, huzurlu ve güçlü hissedelim. Her şey önce içeriden yani düşünceden gelir. Bunu önce vücut ve düşüncemizle kabul etmek zorundayız. Şüphesiz gerçek olan şey, İnsan neyi düşünüp odaklanırsa onu kendine çekecek ve onu yaşayacaktır.
O halde kendini kötü hissettiren durumları, olguları ve davranışları değil kendine en iyi ve mükemmel gelen her şeyi düşünmelidir.
Mevlâna’nın da dediği gibi:
Sen düşünceden ibaretsin, gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.