İçindeki karmaşık seni, sende anlayamamıştı. Gelgitlerin seni ve etrafındakileri çok yormaya başlamıştı. Kabul ettin tedavi olmayı. Doktorun senin teşhisini koyduğunda anlayamadın ve kabullenememiştin. Doktorun senden ne istemişti? Günlük yazmaya başlamıştın bazen usana usana.
Şimdi günlüğünü okuyan doktorun dilinden seni dinlemeye. Neler yazmışsın?
‘‘Allah’ın belası güneş yine doğdu ve ben hala benim.
Dün gece bilmediğim bir yere yerleşme kararı almıştım ama şimdi vazgeçtim. Oradaki insanlar da pisliktir nasılsa. Kimseye güvenemiyorum. Ben en iyisi buradakilerin canlarına okumaya devam edeyim. Bakalım ne kadar sabredip daha ne kadar katlanacaklar bana merak ediyorum? Benim ayrı dünyaların insanıyım ve diğerleri ile hiçbir ortak yanımız yok. Yalnızlık çekiyorum, onlarla kaynaşıp onlardanmış gibi görünsem iyi olacak. Çok saflar. Benim değiştiğimi düşünüp hemen aralarına alıyorlar. Oysa ki ben sadece kendimi oyalıyorum. Aslında herkesten, her şeyden ve kendimden de nefret ediyorum.
Yine de iki dünya arasında gezinmek de eğlenceli. Geçen gün yine diğerlerinin dünyasındaydım, gözlerindeki samimiyetsizliği gördüm. Gerçekten çok eğlendim. Sadece kendilerini düşünüyorlar, hep kendilerinden bahsediyorlar, ya da basit şeylerden. Oysa beni dinlemeliler hep, benden bahsetmeliler. Hele itirazla karşılaştığımda ben kötü hissediyorum. Etinize ateş değdiğinde nasıl canınız yanıyorsa işte benimde öyle canım yanıyor. İçimden kırıp dökmek geliyor, hatta birilerini de öldürmek istiyorum. Ama yapmadım böyle bir şeyi henüz. Hayat kurtarmayı tercih eden ben, hiç böyle bir şey yapamam ki! Af edip canlarını bağışlıyorum hep. Can korkusu yetiyor zaten onlara. Benim nasıl bir değer olduğumu fark edemedikleri için acıyorum onlara. Çok şey kaçırıyorlar, tiksiniyorum onlardan. Benim onlar için yaptığım fedakarlıkları nasıl göremiyorlar? Neden bana tapmıyorlar? Oysa onların yanında yaşamam benim için ne büyük zul ve onlar için ne büyük bir lütuf! Bunu göremeyecek kadar aptallar. Onlara da yaranılmıyor vesselam. Neyse ben gidip gönüllerini alayım da biraz eğleneyim, istediğim zaman cozutma hakkım da var nasıl olsa.
Canım çıktı bugün iş yerinde. Çok çalıştım ve çalışırken ne kadar mutlu olduğumu düşündüm. Çalışmazsam bu enerjiyi nereye harcayacağımı bilemiyorum. Çalışmayanları hiç anlamıyorum. Nasıl yaşıyorlar? İnsan boş durmamalı zaten. Boş duran çalışmayan kişi aptaldır, boğazlasam diyorum. Her yerdeler. Onlar yüzünden dışarıda yürüyemiyorum. Sabun yapmak lazım onlardan!
Yarın işe gitmek istemiyorum. Aslında sabah erkenden kalkıp gitmek olmasa ne güzel olur. Mesela erken saatlerde değil de öğlene doğru işe başlasak ne kadar güzel olurdu. Aslında hayatım boyunca yatakta uyusam, yerimden kalkmasam. Yerimden kalkmadan nasıl para kazanabilirim acaba? İstersem kalkabilirim hatta kendime şirket kurup kendi şirketimi bile açabilirim.
Bugün evi, çocuklarımı ve eşimi düşündüm. Her şeyi ben mi yapmak zorundayım ? Ama onlar benim canlarım. Bensiz yapamazlar ki! Hele kocam hayattan bezdirdi beni, kurtulamadım ondan. Kurtuldum diyorum, gidiceğim, bırakacağım diyorum ama olmuyor. Ona baktığımda, gözlerine baktığımda bir ışık görüyorum sanki. Bakınca gözlerine “o beni bir daha üzmez belki” diyorum ama hayır aslında yanlış düşünüyorum. Bana bu kadar çok kötülük yapan insanı nasıl affederim? Bana haddinden fazla sözler verdi ve sözünü tutmadı, beni kandırdı aslında kendisi suçlu. Evet evet… Bazen tüm hayatımın onun yüzünden mahvolduğunu hissediyorum.
Sorun dengesizliğim mi? Evet belki de. Dengesizliğim sorun belki de. Ama insanların hepsi tutarlı olsa dünya aşırı sıkıcı bir yer olurdu. Ne biliyim her şey düzenli planlı olsaydı hoş olmazdı belki de. Gerçi benim çok eğlenceli çok mutlu bir hayatım var mı? Yok. Şu aralar tek eğlencem yazı yazmak, resim yapmak, çocuklarla gezinmek. Bir de gitmek zorunda hissettiğim kurslar. Aslında hiçbir şey anlamıyorum. Bazen “keşke hiç bir kursa başlamasaydım” diyorum.
Kocam ”Yaşlandın, tombulsun” diyor. Eskisi gibi heyecan yokmuş bende. Vücudumdan nefret ediyorum. Nefret etmem iyi bir şey. Nefret etmediğim zamanlar vücudumu herkese göstermek istiyorum. Herkesle sevişesim geliyor ama bunu istediğim için değil, sırf birileri beni o an sevsin ve içinde bulunduğum boşluktan beni kurtarsın diye. Aslında kimse kurtarmıyor. O kurtarma bir kere oldu. Sadece ilk aşkım, kocam beni kurtardı ailemden.
Hayat bir keneftir. Belki de akvaryumdur. İyi ile kötüyü karşılaştırdım. Eleştirdikleri inançlarımı tamir ettim. Bugün başka şeyi savunuyorum.
Düzenin düzdüğü dizi dizi yaşamlar arasında kaybolmuş insan paratoneri gibiyim. Her şeyi kurtarırım sanıyorum. Bir anda vazgeçiyorum. “Tek enayi ben miyim” diyorum. Bak keyfine salak diğer yarım!…’’
Doktorun sana neler söyledi? İçinde ki bitmeyen zıtlıkları zamanla anlayacaksın. Belki de bu durumu sen seçmemiştin. Kimdeydi sorun? İnsanlar arasında kalıp herkesi memnun etmeye çalışman mı? Anlaşılmaman, anlayamaman… Belki de bitmeyen isteklerin seni mahvetti. Kim bilir? Olanlar sana oldu!