Dünya futbolu alışagelmişin dışında, tam da sezon ortasında turnuvada… Katar’da oynanan 2022 Dünya Kupası arası bizlere diyemeyeceğim ama bana, Türk futbolu ve camiasını temsil eden tüm katmanlarını izleme ve analiz etme fırsatı verdi.!
Neresinden tutarsak tutalım elimizde kalan Türk sporunun en büyük pastası sanıyorum ki, sadece bana acı (!) gelmemiştir.
Neden biz yoktuk? Çok saçma soru biliyorum ama, belki okuyucularımız da bizlere, nedenler ile ilgili çarpıcı sebepler sıralayabilirler. Buna gerçekten ihtiyacımız var. Zira, hep aynı kişilerin sesi çıkarsa, bir zaman geliyor, yanlışta olsa onların ağzından çıkan her şey doğru gibi geliyor geniş kesime.
Önümüze konulan her şeyi olduğu gibi kabul etme kolaylığından çıkıp, ona karşı fikir üretmek zahmetine girmiyor o kesim..!!
Hal böyle olunca kısır döngü halinde, demokratik yapıdan uzak, krallık hanedanı edası ile elden ele dolaşan kurumlar ve yönetimleri görüyor, böylece dönme dolap etkisi ile çevremizde dönüp duruyoruz.
30 günlük Süper Lig arasının yanı sıra devam eden alt ligleri izleyenlerimiz ile ilgili PR araştırması yapılsa, bırakınız PR’ı, tribünlere giden seyirci sayısı bile, sözde altyapı, altyapı dediğimizin kanıtı olmaz mı?
Ne için bir araya geldikleri, amaçlarının ve unvanlarının ne anlam taşıdığını bilmediğimiz, hatta kurulduğundan bu güne, ortak ve kalıcı hiçbir karaları ve birliktelikleri gözlemlenmeyen,
Kulüpler Birliği diye bir yapı var…
Hakemlerin idare ettiği maçları beğenmeyip, hakemleri, VAR, AVAR ve saha içi diye kategorize edenler onlar.
Federasyonun, yabancı-yerli sayısını bozan ve istedikleri kıvama getirmeye çalışanlar, yine kendileri…
Yani, başkan veya yönetici oldukları kulüplerin yanında Türk futbolunu da yönetmiş olmuyorlar mı!?
En büyük başarısı, tribünlerin gazını alacak transfer yapmak olan, borca borç ekleyen, sözde yöneticiler, Dünya Kupası arasında hiç bir araya geldiler mi acaba? Çalıştığı kulüplerin istikrarlı biçimde yol alması için strateji ürettiler mi? Yoksa göreve getirdiği hocanın yanında, gönderdiği teknik adamın gönderilişine pişmanlığını mı açığa vurdu..?
Fenerbahçe Spor Kulübünün başındaki teknik adam, sanki uzaydan gelmiş gibi görülüp, konuştuğu her cümle, uyguladığı her plan, saha içi ve saha dışı davranışlarını, büyük bir hayranlıkla dile getiren gazeteci, yorumcu ve spor muhabirleri… O da, sizin bizim gibi, etten kemikten bir insan…
Jesus Hocam, işini seven, kendisi ile barışık, disiplinli, samimi, prensipleri olan çalışkan biri. Keşke bizdeki yönetici, hoca, gazeteci, yorumcu, oyuncu ve taraftarlar, onun bu özelliklerinden birini kendilerine şiar edinse…
Yetmez..!! Eğilmeden, bükülmeden kararlı yol almak da benden olsun.