Başka bir dünya dönüyor içimde, bu dünya ile alakası olmayan, bu dünyada olanların hiç birini vefasızlığını içinde taşımayan. Varsa yoksa içimde vefa, saygı, sevgi, dostluğu taşırken onu bu dünyada sığdıracak bir yer bulamamanın, sancısı içinde taşıyanım. Önümü bir fener gibi aydınlatsın istiyorum bu dünyada, içine koyacağım ona uygun bir pil bulamıyorum. Her bulduğum pil anında bitiyor. Çıkmaz sokakların çaresi içimizde, lakin kullananımız yok, kullanım alanı yok, kullanmaya başladığında terk ediliyorsun anlaşılmıyorsun. İşte içimdeki sahilin kıyısında aşkla gezenlere yer varken, sevenlere, değer verenlere yer varken bu dünyada bu sahili koyacağım boş bir alan bulamıyorum, her köşe vefasızlıkla, bencillikle, benlikle işgal altına alınmış.
En kızdığımsa, birileri bizim yerimize çok bilmişle konuşurken cahilliğini bilmez, hakkı bilmez. Sadece nefsi için, dünya için kazanmayı bilir ve boş konuşur, susturmak ne mümkün! Onun gördüğü itibarı bunca gönülde aşkı taşıyarak, değer bilerek, derdine koşarak, derdine ortak olan isen bu kadar itibar etmezsin, bu da bizim imtihanımız olacak. Hak Mevla’m böyle uygun, görmüş rıza gösteren olarak “Eyvallah” diyeceğiz Rabbimize elbet.
Fırsat bulamıyoruz gönüldeki köprülerden geçerek gönül dergâhından buluşmaya. Gerçi gönül nedir çoğumuz bilen de yok. Söylesen sözüne itibar eden yok, lakin biz söylemek zorundayız, bu görevimiz. Gönülden gönüle Hak rızası için köprüler kuracağız, sesleneceğiz, “Hey kardeşim, bak köprü burada. Buyur karşıya buradan geç, gideceğin yönde köprü yoktur, yıkılmıştır. Kendine eziyet etme, gel buradan karşıya geç, insana ulaş, vefaya, sevgiye ulaş.”
Biraz duygusal konuştuğum gerçek. Aşkla yaşamanın, aşkla hasret ilinde kalmanın verdiği bir terbiyeden olsa gerek, tertemiz aşk dolu diyarlara yürüdüm ve içinde kaldım. Aşk bu, gezdirten Rabbim’in izni ile… Herkes evlerine sığınırken ben Rabbim’in izni ile aşka sığınarak yaşıyorum, bir Mecnun olamadımsa da aşkla seven birisiyim o kadar. Aşkla hayal âleminde gezerken, o âlemin güzelliğini izlerken, cennet bahçelerinin çiçeklerini kokluyorum ve o çiçeklerden birkaç tane gönlüme dikerken, birkaç tane de mahallemizin yol kenarına dikiyorum. Herkes bu kokuyla mest olurken, “Bu koku nereden geliyor?” diye birbirine sorana rast gelmedim vesselam.