2022’de kış mevsimi çetin geçmiş, hasret kaldığımız karın tadını doyasıya çıkarmıştık. İlk defa deniz ve karı bir arada görmüştüm! Bu muhteşem bir manzaraydı. Hep güneşine, sıcaklığına alışık olduğumuz deniz bu sefer üşütüyordu. Mavi denizle beyaz kumsalın buluşmasıyla oluşan o ahenk… Yavaşça düşen kar tanelerinin suyun üzerinde eriyip gitmesi… İnsanların neşe içinde kar topu oynamaları… Çeşit çeşit kardan adamların sahile inmeleri, bizlere bambaşka duygular yaşatmıştı. Bunların yanında pencereden, sıcak salep ve nihavent bir şarkı eşliğinde kar manzarası izlemek de en keyif aldığım şeylerden biriydi.
“Mudanya’da beş yılda bir böyle kar yağar” denmişti, o sebeple bu yıl artık kar beklemiyorduk fakat Mudanya ile birlikte hiçbir yerde yağmıyordu. Yılın 9 ayı karla geçen Erzurum bile günlük güneşlikti. Doğal olarak Mudanya sahilinde de sürekli bir yaz havası hakimdi. Havaların böyle gitmesi başlarda hoşumuza gidiyordu fakat ocak ayı olması hasebiyle de karı özlüyorduk. Haberler sürekli küresel ısınmanın arttığını ve barajlarda su kalmadığını söylüyordu, bu durum da bizi endişeye sevk ediyordu.
Camilerde toplu yağmur duaları yapılıyor, sosyal medya hikayelerinde sürekli kar anıları paylaşılıyor. Balkanların her sene yaptığı gibi bu sene de soğuk havanın etkisiyle birlikte kar bulutlarını göndermesini dört gözle bekliyorduk.
Bütün bunların yanında halinden çok memnun olanlar da yok değildi. Dar gelirli olanların ve dışarıda zorlu şartlar altında çalışanların doğalgaz faturasının düşük gelmesi ve çalışmalarının ve ulaşımlarının zora düşmemesi onları mutlu ediyordu. Bir kesim de vardı ki barajların susuz kalması, küresel ısınmasın artması onları pek ilgilendirmiyordu. “Hava hep günlük güneşlik olsun, karlar yolları kapatmasın, rahat rahat gezelim tozalım, fazla üşümeyelim, fazla masrafa girmeyelim, puslu havalar içimi karartmasın” diye düşünüyordu. Tabiri caizse dünyada cenneti yaşamak istiyorlardı.
Dünyadaki her durumda olduğu gibi bu da biz kullar için bir imtihandı. Çünkü Yaradan (c.c.) bizleri sınıyor, imanımız ve ihtiyaçlarımız ölçüsünde ne tepki vereceğimizi sınıyordu. Kimimiz ülkemizi ve geleceğimizi düşünürken, kimimiz yalnızca gününü kurtarmayı düşünüyordu. Kimimiz soğukta kalan insanlara ve hayvanlara yardımcı olmaya çalışırken kimimiz yalnızca kendini düşünüyordu. Kimimiz yağış olduğunda su ve mahsuller için şükrederken, kimimiz eğlence kısmındaydı.
Her şeyin zamanında, mevsimde olmasını istemek, nimetlerin güzellikleri yanında zorluklarına da katlanabilmemiz, güzelliklerin tadını çıkarırken aynı zamanda zorluğunu çekenlere yardımcı olabilmemiz en doğrusuydu belki de…