Söyle hey hancı şarabın neden bu kadar acı?
Ruhumda dolanır durur bir garip sancı,
Yoldurur aşığa saçı başı,
Ne tadın var ne de tuzun var ey vicdansız ömrüm.
Dalarım yârim sensiz uzaklara,
Gel tut elimden düşürme beni hain tuzaklara,
Dermanım mı var Gönül’ü çekecek kızaklara,
Gel peri perişan eyleme beni vicdansız ömrüm.
Geldi bahar geçiyor,
Sol yanım tutmaz oldu sensiz çürüyor,
Sanki sonbahar geldi gençliğim yaprak döküyor,
Gel hüsranım gel ey vicdansız ömrüm.
Eller ne bilsin haldan,
Yaprak beklenir mi kuruyan daldan,
Bir haber gelmez mi ola zalım yardan,
Uzaklardan nara atma Gel ey vicdansız ömrüm.
Şerif’i aldın gittin Ne haldadır bilmedin,
Dünün cefası çok olur deyip gözün yaşı silmedin,
Gönül e Sevdayı değil de ayrılığı derman ettin,
Gel yaralarım derman eyle ey vicdansız ömrüm.