“Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” demiş yüce önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.
Bir ülkenin, bir milletin kaderini değiştirmesine liderlik eden bir insanın bütün başarılarını okuduğu kitaplara bağlaması ya da kendiyle övünebileceği birçok meziyeti varken çok fazla kitap okumakla övünmesinin nedeni sizce nedir?
Benim en büyük hayalim müzisyen olmaktı. Babamsa benim öğretmen olmamı istiyordu. Zaten çok zor atlattığım okul yıllarım babamın konservatuara hazırlanmama engel olmasıyla okumaya olan isteksizliğim daha da çoğaldı ve okula sadece lise mezunu olmak için gittim.
Liseden mezun olduğum yıl üniversite sınavına girdim fakat hiç ders çalışmadığım için herhangi bir üniversiteye girmeye hak kazanamadım. O yıllarda babam işlerinden dolaya genellikle şehir dışında oluyordu. Ben de fırsattan istifade edip annemi ikna ederek gizlice şan dersleri almaya başladım. Kursun ikinci haftası grubun seviyesine ulaşmıştım bile. Babam annemden kursa gittiğimi öğrenince benden kursu bırakmamı ve dershaneye kayıt yaptırmamı istedi. Ben de öyle yaptım.
İstemeye istemeye de olsa dershaneye gittim. Üniversite sınavına girdim, sonuçların açıklandığı hafta babam 49 yaşında aniden vefat etti.
Babamın vefatı beni çok üzdü. Kendimi eve kapattım, üniversite için tercih bile yapmadım. Uzunca bir süre bu şekilde manasız ve amaçsız yaşadım. Bir gün hemşire olan komşumuz evini taşırken oldukça eskimiş olan kitaplığını almak istememiş. Annem de küçük kardeşim kullanmak ister diye ondan kitaplığı istemiş, komşumuz da sağ olsun kitaplığı içindeki kitaplarla birlikte bırakmış.
Kardeşimin odasında boş yer olmadığı için kitaplığı, benim ablamla birlikte kullandığım odaya koyduk. Kitapları kategorilerine ayırırken bir kitabı okumaya başladım. O kitap bitince başka bir kitap aldım, o bitince diğerini… Yaklaşık bir yıl boyunca hemen hemen her gün bir kitap bitirmeye başladım. Kategori, yazar ayırmadan elime ne geçerse okudum, okudum.
Maddi durumumuz kötüydü o nedenle bir arkadaşımın kendi çalıştığı şirketin mağazasında satış personeli olarak çalışma teklifini kabul etmek zorunda kaldım. Mağazada işe başladığımda henüz hiçbir iş tecrübem yoktu. Yavaş yavaş işleri öğrenmeye çalışırken birçok ürünün satışının hızlanmasına da destek olmaya başladım. Satış konusunda yetenekli olduğumu gören mağaza sahipleri beni mağaza sorumlusu yaptılar. Bir süre orada çalıştıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim ve doğru işi bulabilmek için farklı kategorilerde işe girdim. Her girdiğim iş yerinde en fazla bir ay sonra mağaza sorumlusu oluyordum. Ben ticari zekâm olduğunu ve bu nedenle girdiğim her işyerinde başarılı olduğumu düşünüyordum. Ama maalesef maddi olanaksızlıklardan dolayı kendi işyerimi açamadım.
Aradan beş yıl geçti, evlendim ve Alanya’ya yerleştim. Alanya’daki özel sektörün çalışma şartları ağır olduğu için ben de eşim gibi devlet memuru olmaya karar verdim ve hiç ders çalışma fırsatı bulamadan KPSS’ye girdim. Sınavın heyecanıyla genel kültür bölümündeki ilk soruyu cevaplandırmadığım halde cevap anahtarında ilk sorudan itibaren işaretleme yaptığımı sınav bitiminde salon yetkilisine evraklarımı teslim ederken fark ettim. O an sınavdan umudumu kesmiştim. Birkaç ay sonra puanımı öğrendiğimde çok şaşırmıştım çünkü okulda hep başarısız olan ben genel yetenekten aldığım 70.77 puanı ile barajı aşmıştım. Adliyenin sınavına girdim ve sınavı kazanarak devlet memuru oldum. Adliyede lise mezunu olduğum için vasıfsız personel olarak göründüğümden hiçbir birim beni kaleminde görevlendirmek istememiş. Hakimlerden biri o sıralar askerde olan eşimin hatırına beni kalemine aldı. Aradan zaman geçtikçe etrafımdan olumlu şeyler duymaya başladım. Eskiden beni kalemlerinde istemeyen hakimler beni almak için taleplerde bulunmuşlar. Neden mi? Çünkü ben farkında olmadan işleri çabucak öğrenmişim. Mevzuat değişti, mevzuatı çok kısa zamanda kavrayanlardan biri olmuştum. Henüz dört yıllık personelken hakimim tarafından ön büro eğitmeni olmak için seçildim ve eğitime gönderildim.
Adliyeye başladığımın ilk yılı yine ders çalışamadan üniversite sınavına girdim ve hatırı sayılır bir puan aldım. O üniversiteyi bitirdim DGS’ ye girdim onu da kazandım. Başka bir üniversite daha okudum.
O zamanlar kendimin farkında değildim. Ta ki annem rahatsızlanıncaya kadar… Ben annemin doktorların söylediğinin aksine farklı bir hastalığı olduğunu anladım ve doğru teşhis ile annemin tedavi olmasına vesile oldum. Ondan sonra kayınbabam, ona da çok yaşamaz demişlerdi doktorlar, ben onun altı yıl daha yaşamasına vesile oldum. Oğlumun daha üç aylıkken süt alerjisi olduğunu fark ettim ve alerjinin tedavisi onlara göre mümkün değilken ben oğlumun iki buçuk yaşında süt alerjisini yenmesine vesile oldum. Sadece aileme değil birçok insana da yardımcı oldum çok şükür Rabbime.
Sadece sağlıkta değil farklı birçok alanda da yardımım dokundu etrafımdaki insanlara, bu konuda verebileceğim o kadar çok örnek var ki!
Ben üstün zekalı bir insan değilim, üstün yeteneklerim de yok. Peki bunları nasıl başarıyordum diye düşünmeye başlamıştım ki aklıma Atatürk hakkında yazılan bir makaleden okuduğum “Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” sözü geldi. O an anladım! Kitap okuyanları bir farkı vardı:
Bilgiyi doğru kullanmak!
Evet, ben kitap okudukça bilgiyi doğru kullanmaya başlamışım. İnsanların verdikleri bilgiye farklı bir açıdan bakarak durumu üç boyutlu görmeye başlamış, neden sonuç ilişkisi ile çözümleri bir arada tutarak bilgiyi doğru kullanmış ve tanımadığım insanlara bile yararlar sağlamıştım.
Herkesin bildiğini zannettiği bilgiyi ben farklı görüyordum. Olayları, yaşananları çok çabuk kavrıyor, çok güzel anlatabiliyordum. Aslında söylenecek çok daha fazla söz var…
Kitap okumanın sıradan bir etkinlik olduğunu asla düşünmeyin. Kitap okumak size tahmin ettiğinizden de fazla yarar sağlıyor, kişiliğinize, karakterinize, hayata bakış açınıza katkıda bulunuyor.
Kendi hayatınızı, sevdiklerinizin hayatını, hiç tanımadığınız insanların hayatlarını kurtarmak; ülkemizi daha da ileriye taşımak için lütfen hem siz kitap okuyun hem de sevdiklerinizin okuması için onlara ön ayak olun.
Sevgi ve saygılarımla…