Toplumda anksiyetenin insanların düşündüğünden çok daha yaygın olduğu söylenebilir. Normal ve patolojik olmayan anksiyeteyi patolojik anksiyeteden ayırt etmek önemlidir. Normal anksiyete stresli durum/olaylarda hepimizin sahip olduğu savaş veya kaç tepkisi vermemizi sağlayan duygudur. Fakat anksiyete tehdit oluşturmayan durumlarda ortaya çıkıyor ve bunu yoğun şekilde deneyimliyorsak anksiyete bozukluğundan bahsetmek mümkündür.
Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin ilişkileri bozulabilir, işlevselliklerini kaybedebilirler. Günlük aktivitelerinde verim azabilir bununla birlikte aksamalarda görülür. Günün neredeyse tamamını neyi yanlış yaptıklarını, kaygılarını ve buna eşlik eden kötü hisleri üzerine çok düşünürler. Zihin adeta her yanlışı eleştiren bir arkadaşa dönüşür. Örneğin yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler, hayatlarındaki her şey hakkında sürekli ve aşırı endişe duyarlar. Bu endişeyi kontrol edebilmek onlar için oldukça zordur. Hayatlarının kontrolünü kaybetmiş gibi hissederler. Çeşitli bedensel belirtilerle birlikte dikkati sürdürmekte ve uykuya dalmakta zorluklar görülür.
Sağlıklı ilişkiler içinde geçmeyen çocukluk dönemi ve eşlik eden travmalar, anksiyete bozukluğu riskini arttırmaktadır. Aynı şekilde büyük şehirlerde yaşanan iş ve ekonomik koşul stresleride önemli etkenlerdir. Tedavi sürecine başlamadan önce anksiyete bozukluğunun nedenleri ve risk faktörleri, kişideki belirtileri ve tetikleyicilerinin incelenmesi gerekir.
Anksiyete bozuklukları kendi içinde çeşitlere ayrılır. Bazen bir değil birden fazla anskiyete bozukluğuna sahip olabilirsiniz. Ne çeşit anksiyeteniz olursa olsun azaltmak için yapabileceğiniz şey, olaylarla başa çıkma biçiminizi değiştirmektir. Başa çıkma mekanizmanızın yaşadığınız anksiyete üzerinde doğrudan etkisi vardır.