Evrende yalnız olmak ya da olmamak! Asıl soru bu mu gerçekten?
Yazıma başlarken konuya giriş yapabilmek adına sizlere bir soru daha sormak istiyorum. İNSANOĞLU ACABA DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ KADAR ZEKİ BİR TÜR MÜ?
Tamam kabul ediyorum. İlk bakışta yaşadığımız Dünya üzerinde aklımızı kullanarak hatırı sayılır bir hükümdarlık kurmuş durumdayız. Ama acaba gerçekten bu bizi zeki bir tür yapmaya yeter mi?
Aslında insanların baskın tür haline geliş şekilleri incelendiğinde temel olarak bir virüsün hayat hikayesini dinliyor gibi oluyoruz. Aynı virüsler gibi yaşadığımız ortamı ele geçirip sonrasında da ya hasar veriyoruz ya da yok olmasına neden oluyoruz.
Bu bahsettiğim virüs söylemini yıllardır pek çok kez duymuş olduğunuzu tahmin ediyorum. Ama ben aslında çokta akıllı bir tür olmadığımız konusunu size farklı bir açıdan ispat etmek istiyorum.
Bunun için İnsanlık tarihinin çözülememiş belki de en eski sorusu bize bu konuda ışık tutacak:
EVRENDE YALNIZ MIYIZ?
Aslında cevabı kesinlikle belli olan bu soruyu hala aramızda tartışmaktan usanmadık gitti. Dostlarım: Milyarlarca galaksinin bulunduğu sonsuz evren içinde yalnız olmamız matematiksel olarak zaten imkânsız. Biz şu anki küçük aklımızla sadece görebildiklerimize odaklandığımız için ortada görülecek bir şey bulamayınca yoktur algısına kapılıyoruz. Son yıllarda gözlem alanımız arttıkça evrenin devasa büyüklüğü çok daha net olarak karşımıza çıkmaya başladı. Yani artık evrende yalnız olup olmamak konusu inanmamıza ihtiyaç duymayacak derecede mantıksız bir soru haline geldi.
Şimdi asıl sorulması gereken madem yalnız değiliz peki nerede bu uzaylılar? Olmalıdır.
Yine mantık yolu ile bu soruyu cevaplayalım.
Uzaylı olarak nitelendirebileceğimiz bu varlıklar belki de bulunduğumuz galaksi dahil her yeri taradıkları halde bizi, temas kurmaya değer varlıklar olarak görmemiş olabilirler. Evet yanlış okumadınız. Karbon bazlı ve içerisinde evrende en çok bulunan hidrojen ve oksijen gibi iki elementin olduğu bizler, onlar için birer çamurdan ibaret olabiliriz.
Bizim açımızdan baktığımızda da pek ala onları göremiyor olmamız mümkün. Çok uzağa gitmeden kendi üzerinde yaşadığımız Dünya’nın evren olduğunu düşünelim. Acaba çevremizde olup bitenin ne kadarını tam olarak görebiliyoruz. Daha 15. Yüzyıla kadar mikropların varlıklarından bile haberimiz yoktu. Bastığımız toprakta, havada ya da suda bulunan mikro organizmalar. Aslında hepsi kendi dünyaları içinde yaşamlarını gayet güzel sürdürmekteler. Şimdi bir bakteriye sorsak biz insanlar onun için ne oluruz?
Evet. Tabi ki bize UZAYLI diyecektir. 🙂
Peki bakteriler bize göre nedir? Akılsız yaşam formları. Öyle değil mi?
Sanırım yazımı okudukça nereye varmaya çalıştığımı anlamış olmalısınız. Giderek kendinizi basit mikro organizmalar olarak görmeye başladınız biliyorum. Ama bu matematiksel olarak çok büyük bir olasılıktır.
Tüm bunları değerlendirdiğimizde aslında bizler yalnız değiliz. Sadece anlamıyor ya da algılayamıyor olabiliriz.
Zamanı geldiğinde açılacak olan algı pencereleri bize belki de her zaman burnumuzun dibinde olan ama hiç fark etmediğimiz Dünyaları önümüze serecektir.
Çok daha fazla gözünüzde küçülmeden birazda toplumuza bir mesaj vermek istiyorum.
Egosu ile boğuşan güzel insanlar son sözüm size. Bakış açısı itibari ile bir bakteri olma ihtimalimiz bile varken söyler misiniz? Niçin kendinizi bu kadar büyük görüp, beğeniyorsunuz? İnanın değmez.
Merak ediyorum bunca lakırdı sonrasında hala aramızda çok zeki bir tür! olduğumuzu düşünen var mı? 🙂
Sevgi ile kalın dostlar…