İnsanı bir bütün olarak mı ele almak gerekir? Yoksa insan yaşadığı, içinde bulunduğu o ana mı aittir? İnsan kendi değerini bilmeden nasıl kendini koşulsuz kabul edebilir ki… Bence edemez. Ne kadar düşünürsem düşüneyim -insanı bir bütün olarak mı ele almak gerekir, yoksa insan içinde bulunduğu o ana mı aittir- karar veremedim. İnsan tabii ki yaşadığı, içinde bulunduğu davranışın iyi ya da kötü sonuçlarını bilmelidir. Ben şu an iyi bir şey yaptım veya kötü bir şey yaptım diyerek bunu kabul etmesi kendini kabul ettiğini gösterebilir. Ancak benim aklıma takılan sorun ise; evet insan içinde bulunduğu durumda iyi veya kötü bir davranışta bulunmuş olabilir. Bu durumun insanı bir bütün olarak etkilememesi insanda tutarsızlıklara neden olmaz mı? Tamam, ben kötü bir şey yaptım, o an içimden öyle geldi, öyle istedim ve yaptım. Bu beni içinde bulunduğum durumda temsil ediyor. Fakat farklı bir yerde farklı tepkiler vermek insanın iç dünyasında tutarsızlıklara yol açabilir diye düşünüyorum. Benim kafamı bu karıştırdı. O yüzden bence ikisi de olmalı. Her ne kadar insan da iki durumun da olması zor bir süreç olsa da, yine de olabilme ihtimali vardır. Ben kendi adıma bu ihtimale tutunuyorum. İkisi de doğru bence, fakat bana bir taraf olup bir taraf olmayınca bir eksiklik varmış gibi geliyor.
İnsan iyi ya da kötü bir davranış içinde o an için olabilir dedim. İnsan hatalarıyla veya doğrularıyla insandır. İnsan bu doğrular ve hatalar ile yaşadığı ve değerli olduğu için de bir bakıma özeldir. Burada aklıma yeniden insanı bir bütün olarak ele almak gerekir mi yoksa insan içinde bulunduğu o ana mı aittir soruları geliyor. Bu bakımdan düşündüğüm zaman insanın yaptığı hatayı fark etmesi ve kendine değerli olduğunu söylemesi kendini bir bakıma kabul etmenin önemli koşullarından biridir. Bence burada hatayı o an için kabul ederek -sonuçta her insan hata yapar, hata yapmaktan kaçamayız- kendimize dönüp bakmamız ve “Evet hata yaptım, hata yapmaktan kaçamam, fakat ben insan olarak değerli biriyim” tarzında cümleleri kendimize söylersek biz kendi değerimizi insan olarak kabul etmiş oluruz. İnsan hatalarıyla da insandır, bunu kabul etmesi ve yoluna devam etmesi gerekir.
İnsanın kendini koşulsuz kabulü bana göre zor bir meseledir. İnsan iyidir, kötüdür, zordur, yıkıcıdır, sömürür ve yok eder. Hem iyi hem kötüdür. Bu zıt özellikleri içinde barındırır. Bu yüzden insanın bu iki zıt taraflı yönlerini kabul etmesi, bunları bilerek yaşaması zordur, bu aşamaya gelemeyebilir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin son basamağı olan kendini gerçekleştirme ile insanın kendini koşulsuz kabulü bence birbirine benziyor. Bana göre hem kendini gerçekleştirme hem de kendini koşulsuz kabulün olabilmesi için insanın önce sevgiye ihtiyacı var. Bir insan kendini gerçekleştirmek için sevdiği bir şeyi bulması lazım ve o yönde kendini geliştirmesi lazımdır. Kendini koşulsuz olarak kabul etmek için de önce kendini sevmek ile başlamak gerekir. Bu sayede insan kendinin değerli olduğunu görebilir. Bu durumlara ulaşabilen insan sayısı bence azdır.
Kendimizi koşulsuz kabulün dışında bir de başkalarını da değerlendirirken koşulsuz kabul etmemiz gerekir. Başkaları da bizi sevmek, bizim istediğimiz gibi davranmak, bizimle aynı düşünmek zorunda değildir. Bize özel davranmalarını gerektirecek bir durum yoktur. Bence başkaları da kötü davranır ya da iyi davranır, ama bunun bizimle bir alakası yoktur. Yine aynı soruya geliyorum kişi o ana mı aittir? Başkası size kötü bir davranışta bulunduğunda o an içinde bulunduğu durumdan dolayı mı böyle yaptı? Eğer öyleyse o zaman davranıştan nefret edip, kişinin kendisinden nefret etmememiz lazım. Başka bir durumda da insan farklı davranabilirdir ya da yeniden kötü bir davranışta bulunabilir. Burada bence insanın o davranışından nefret edip yoluna devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylece belki de insan başkalarını da kabul ederek kendi değerini ve diğerlerinin değerinin farkına varmış olur. Bence bu ikisi olduğu zaman yani insan kendi değerini ve başkalarının değerini kabul ettiği zaman kendi yaşamını da kabul ederek değerini fark etmiş olur.
İnsanın değeri ve kendini koşulsuz kabulü tüm bu söylediklerime göre eğer toparlamam gerekirse bana göre insanın kendini kabul etmesi ve sevmesinden oluşabilen bir şey olacağını düşünüyorum. İki durumun yani insan bütün olarak mı değerlendirilmeli, yoksa ait olduğu o ana göre mi değerlendirilmeli sorularının ikisinin olması gerektiğini düşünüyorum. Hangisi ağır basıyor diye düşünecek olursam. Benim için kişinin o ana ait olduğu düşüncesi daha ağır basıyor. Her ne kadar bu da farklı soruları aklıma getirse de insanın içinde bulunduğu ana ait olduğunu düşünüyorum.