Acı

61 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

İnsan, beden ve ruh mekanizması içerisinde var olan bir varlıktır. Varoluşu, anne karnından toprağın koynuna kadar devam etmektedir. Bu minvalde insanı insan yapan en müthiş duygu acıdır.

İnsan, yaşadığı acılar sayesinde yaşamayı öğrenir. Yaşadığı acılar kadar güçlü olur. Tecrübe ettiği acılarla olgunlaşır.

Acının mekanizmasının ruh ve beden olduğunu söylemiştik. İlk olarak bedenen çekilen acılara değinmek gerekir. Hastalıkta, yaralanmakta, yara almakta ve tat olarak lezzet babında tadılmış acılar vardır.

Ancak insanı en çok yıpratan acılar fiziksel acılar değildir. Açıkçası fiziksel ve ruhsal acılar birbiriyle bağlantılıdır.

Misal, bir olay karşısında derin bir üzüntü nasıl ki ruhsal olarak tabir ediliyorsa, fiziksel olarak da sağlık sorunlarına sebebiyet verebilir. Çünkü psikoloji, sağlığı en çok etkileyen etkendir. Bir kanser hastası, kanseri yenebilmek için psikolojik olarak onu yeneceğine inanmalı ve hep pozitif bir yaklaşım içinde olmalıdır.

Devam edelim.

Ruhun en büyük zaafı, kırılgan bir madde olmamasına rağmen en çok kırılganlığa maruz kalan cevheri içinde barındırmasıdır. Bu cevherin en büyük ateşi ise yalnız hissetmektir. Bu yalnızlık, ruhsal olarak düşünüldüğünde ne kadar büyük bir acıyı meydana getirdiği açıkça görülmektedir.

Manevi boyuttan yaklaşınca yalnızlığın Yüce Allah’a mahsus olduğu bilinse de, yaşadığımız çağda insanlar o kadar ferdi ve maddeye ihtisas yükledi ki bu da insanın manevi bakımdan çürümesine ve eksik kalmasına sebep oldu. Bu yüzden insanın kendini yalnız hissetmesi normal görünmektedir. Manevi boyuta ağırlık verilmemiş bir hayat, maddi olarak yeterli hissedeceğini düşünse de en sonunda manevi eksiklikleri yüzünden maddeden de tat almamaya başlayıp huzursuzluk, üzüntü ve öfke sarmalının içine hapsolur.

Devam edelim.

Ailesini kaybetmiş bir insan yalnız hisseder. Bu bir acıdır. Çok sevdiği bir arkadaşını kaybetmek yalnızlık hissidir. Sevdikleri tarafından anlaşılamamak yalnızlık hissidir. Başarısızlık acı hissettirir. Aldatılmak acıdır. Hayal kırıklıkları acı hissettirir. Hayata karşı tek başına, kalabalıklar içinde mücadele etmek acı hissettirip yalnızlık hissini meydana getirir.

Ancak durun, lütfen! Dertlendiniz, sigara yakmayın.

Çok güçlü bir karakteriniz olacak. Sizi bu acılardan sonra kimse yenemeyecek. Kimsenin yokluğu sizi korkutmayacak. Zaaflarınız zaferleriniz olacak. Korkularınız cesaretiniz, acılarınız en lezzetli yemeğiniz olacak.

Acı sözcüğünü duyduktan sonra üzüntü ve kederle karşı karşıya kaldığınızı düşünmüş olsanız dahi acıya karşı bir bakış açım şudur ki:

Acı bir doğumdur. Ne kadar acı, o kadar sancı. Sancının sonu doğumdur. Doğumla yeni bir hayat başlar.

Bir motivasyoncunun konuşmasını okuyormuş gibi değil de, bir iç sesiniz olarak okumanızı istiyorum.

Hayatınızda karşılaştığınız acılar, sancılar, kancalar sizi yıpratmasına müsaade etmeyin.

Dik durun. Eğilmeyin! Pes etmeyin, korkmayın. Ağlayın ama zırlamayın. Zırlamayı şikayet olarak düşünün.

Çünkü bu size Yüce Yaradan’dan bahşedilmiş bir imkândır. Acınızı sevin. Acılarınıza, yani dertlerinize sarılın. Üzerine yürümedikçe hiçbir acının ateşini söndüremeyeceksiniz.

Son olarak; “Acı insanı güçlü kılar.”, “Öldürmeyen acı güçlendirir.” sözleri gerçekten doğrudur.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version